Düşünce ve Kuram Dergisi

68 Gençlik Hareketinin Yansımaları

Murat Satılmış

1968 Dünya Gençlik Hareketi Fransa’da başlar. Avrupa ve ABD’ye yayılır. Latin Amerika’da yükselişe geçer, Ortadoğu’da yankı bulur: Filistin hareketini de etkiler; Türkiye ve Kürdistan’a yansımaları olur. 

68 Dünya Gençlik Hareketi; hak ister, adalet ister, eşitlik, özgürlük, demokrasi ister. Baskısız ve sömürüsüz bir dünya talep eder.  68 Gençlik Hareketi; Küba ve Vietnam vb. ülkelerde sürdürülen sömürgeci savaşlara karşı çıkar ve barıştan yana tavır alır. 68 Gençlik Hareketi bir kültür devrimi ve ideolojik yönelimdir.

Geçmişe uzanan kökleri vardır, geçmişle yaşadığı zamanla tarihsel bağ içindedir. Zihniyet açısında yeni bir dönemi başlatmak ister. Zamanına ve Sonrası üzerinde derin etkiler bırakır. O halde 68, zamansal olan bir kesit değil,yani zamanıyla sırlandırılamayan ve gelecek zamanı da  etkileyen tarihselliktir. 

 

68’e Gelirken

Batı modernite çağı, tarihin en kanlı çağıdır. Hem toplum içinde iç savaş yürütür; hem de devletler arasında ulusal, bölgesel, dünya savaşları.

 Faşizm, soykırım, gaz odaları, coğrafyaların cetvelle paylaşılması, 2. Dünya Savaşı, kitle imha silahları, gaz odaları,atom bombasının kullanılması… Altmış milyondan fazla ölü, birkaç kat fazla sakat bırakmıştır. 2. Dünya Savaşı, birincisinden altı yedi kat daha fazla tahribat yaratmıştır. Ve tam yıkım savaşıdır. 

Azgın emperyalizm saldırganlığının iyice açığa çıkması. Endüstriyalizmin küresel çapa yaydırılması ve ulus-devletler faşizminin bir dünya sistemi haline getirilmesidir. Çok sayıda toplumsal varlığın ortadan kaldırılışı, yüzlerce etnik grubun yok edilmesi, tek kültür yaratımları, milyonlaşan kirli havalı şehirler, doğal ortamın kirlenmesi gibi listeyi daha da uzatabiliriz. Altmış sekize böyle gelindi.

”Gözümüzdeki kıymık, en büyük büyüteçtir” diyor Adorno. Pozitivistli büyütece karşı, kıymık en büyük gösteren oluyor başka bir yorumla. Kıymık gözleyene hissettirir. Kıymık, büyüteçten öncedir. 

  1. Küreselleşme zamanı, 2. Dünya Savaşı sonrası başlar. Ocağı finanstır. Dolar, Avrupa ve diğer ülkelere akar ve yığılır. Avro dolar pazarı oluşur. Finans zamanına geçiş dönemidir. 
  2. Dünya Savaşı sonrası kapitalist cephede ABD, reel sosyalist cephede Sovyetler Birliği liderliklerinde bloklaşılır ve Soğuk Savaş dönemi başlar.Her alanda iki kutup arasında yarış başlar. Sanki maraton koşusu gibidir. NATO’ya karşı Varşova Paktı, uzay çalışmaları, nükleer silahlanma ve ekonomik yarış.

Altmış sekize gelirken, iki kutuplu dünya tekli modernitenin yapısal kriz içinde ve ideolojik kriz, önlenemez ve denetlenemez boyutlardadır. Neoliberal kuramın öncülerinden Friedman bile ancak kısmi istikrardan dem vurur. 

Altmış sekize gelirken,umutların kırıldığı yıllardır. Modernist form kaygı verici boyuttadır.

 

Toplumsal Kuşak

Tarihsel toplumda kuşaklar arası farkın, kuşak kimliğinin, niteliğinin rolü incelenmeye değerdir. Kuşak analizleri, sınıf analizleri kadar önemlidir. Yaş olgusu, yaşam çevrimi, ya da yaş-yaşam evreleri ”doğal” bir ayrım, biyolojik bir ayrım değildir sadece. Kültürel boyutludur. Kültürel bir kategoridir. Haliyle toplumsal kuşakçılıktan bahsedilebilir. Kuşak oluşturduğu kadar oluşturulur da. 

Çok eskilerde erginleme törenleri yapılırdı. Genç kadınlar bu törenlerden uzak tutulurdu. Bu törenler onlar için korkutucu ve ürkütücü niteliğe büründürülürdü. Törenlere genç erkekler alınırdı. Guaykuru yerlileri, ritüel sırasında gencin sırtını bıçakla çizerler. Ta ki genç erkek bayılana kadar. Mandan yerlileri, gençlerin bedenine delikler açar, tahta çiviler geçirir ve sonrasında asarlardı. Neden bu törenler yapılırdı? Niçin gençlik? Birçok neden vardır elbette. Ama en önemlilerinden biri yenilik yapmayacaksın, karşı çıkmayacaksın, baş kaldırmayacaksın, ataların (erkeğin) buyurduğu yasalara uyacaksın. Yenilik yerine eski, karşı çıkış yerine itaat bedene kazılır. Genç olanın bakışımsız ilişkilere hazırlanışı.

Gençliğin yenilik gücü, karşı çıkış gücü çok eskilerde daha iyi bilinirdi. Altmış sekiz gençliğe verilmiş rollerin, oluşturulmuş formların aşılması; gençliğin özünde bulunan özelliklerin açığa çıkması oluyor. 

Gençlik özgür ruhludur, arayışçıdır, yenilikçidir, karşı çıkıcıdır. Özgür yaşam mücadelelerinde çok önemli bir toplumsal kuşaktır. 

Altmış sekizde egemen sınıf, orta sınıfı gençliği de vardır. Her sınıftan gençlerin altmış sekizde bulunması, gençlik karakterinin sınıf karakterini soğurmasındandır. Bir araya getirici etken kuşak karakteri, kuşak sorunları, etkilenim ve istemleridir.

Altmış sekizi gençlik yapmıştır ama sadece gençliğin hareketi değildir. Onlar şahsında toplumun itirazını,memnuniyetsizliğini buluruz. Toplumdaki tepkinin sesi olmuşlardır. Toplumun vicdanı gençlikte yankılanmıştır. Gücü ve sarsıcı etkisinin büyük oluşu bundandır.

Modernist iktidarlar, gençliğin sarsıcı etkisini gördüklerinden dolayıdır ki 68 sonrası gençlik üzerinde çalışmalara ağırlık vermiştir. Çok planlı, programlı ve çok yönlü projeler ve çeşitli metodolojilerle alık ve apolitize gençliktir hedeflenen. Sistem çarkına entegre edilmektir istenen. Dinamizmi statikleştirme ya da başka alanlara yönlendirme, zihinlere erginleme törenleri uygulanır. Zihinlerde delikler açılır, tahta çivilerle asılır. Bazen de yenilik ve karşı çıkma alanları basitleştirilir. 

 

Modernist Yaşamın Kırılması

Kapitalist Modernite yalnızca maddi kültür krizi yaşamıyordu, maddi kültürle bağlantılı manevi kültürü de kriz içindeydi. 68 kendini hegemonikleştiren, yüzyıllarca kendini sürdürmüş Batı modernite ideolojisinde ilk kırılmayı yarattı. Bu, mevcut ideolojik hegemonyanın iflası demekti. Modernitenin hakikatı örten asma yaprağı rolündeki ideolojisi aşılmaya başlamıştı.

Artık modernist ideolojik hegemonya,kendini   toplumda etkili bir biçimde kabul ettiremiyordu. Amaçlarına ilişkin fikirlerinde, sanatında, felsefesinde ve biliminde açılan gedikler başat olmada yaşadığı sarsıntıydı. 

68 bir tartışma, bir açığa çıkarma hareketidir. Ekonomiden sosyal alana, aile yapısından eğitime, bilimsel faaliyetlerden davranış normlarına kadar tartışır, teşhir eder, sorgular. 68 daha çok zihniyete yeni bir dönemin kapılarını aralar. Pozitivist sosyoloji yerine yeni sosyolojik yaklaşımlar, kültür, feminizm, ekoloji, dünya sistemi, yeni solculuk, görecelik önü açılan zihniyet konularından bazılarıdır. 

  1. Dalga Feminizm’in 68’den sonra gelişmesi sosyolojiyi önemli ölçüde etkiler.Erkek akım sosyolojisi tartışılmaya açılmıştır. Feminist kuramlar çeşitlenir ve derinleşir. 

Kapitalist modernitenin liberal ideolojisi ve pozitivist bilimciliği üstünlüğünü yitirmekle kalmıyor, gittikçe derinleşen bir bunalıma sürükleniyor. 

68 ile liberal ideolojinin doğu varyantı olan oryantalizm de aynı durumla karşılaşır. Oryantalizm tekelinde çatlamalar baş göstermiştir. Sonrası bu zihniyet tekelinin yıkımı Avrupa merkezli (avrosantrik) düşünce hegemonyasının yıkımı olmaya başlar.

68 Hareketi parçalı ve dağınık olsa da, Grek-Romen aydınlanmasını; rönesans, reform ve aydınlanma hareketliliğini çağrıştırır. Bir entelektüel ve bilim hareketidir. 

68, Fransız ve Rus Devrimleri gibi bir politik devrim değildir. Daha çok ideolojik bir devrimdir. Ve büyüklüğü Fransız ve Rus Devrimi kadardır. 

 

Reel Sosyalizmin Deşifrasyonu

68 ideolojik devrimi, kapitalist liberalizme olduğu kadar reel sosyalizme de karşıydı, onun modernist yönlerine de. Reel sosyalizm kapitalizme karşıt görünümüne rağmen, onun modernitesi içinde kalmıştır. 

Verili sistemin en sığ yüzünü analiz eder. Özel sermayedar karşıtlığı temelinde geliştirdikleri analizler meşrulaştırıcı rol oynar. Devletli kolektif sermayedarlığa yönelmişlerdir. Devlet kapitalizmiyle sosyalizmin inşası, ulus-devlet ileri bir yapı sanılmıştır. Endüstriyalizmin kapitalizmle niteliksel bağını göremediler. Reel sosyalizm, birinci doğanın vulger yorumlarını toplumsal doğaya uyarlar. Kaba Darwinizm katı determinizmle yoğrulur. Dinsel değer ve eskatalojiden alınma olan spekülatif felsefe konularına takılı kalınır. 

Feminizm, ekolojik ve kültürel hareketleri sınıf mücadelesine engel olarak görür. Kadın sorunları kapsamlı çözümlenemez. Burjuva hukukunun sınırlarında gezinir. Kültürel hareketleri eskinin hortlatılması, gerilik olarak değerlendirilir. Hepsi de sınıf mücadelesinin bozucuları olarak değerlendirilir. Bozucuların yapıcı oldukları, müttefik oldukları algılanamaz. Ekonomizme boğulmuş, soyut bir sınıfçılıkla karşı karşıyayız,çözümlenen sınıf ise erkek sınıftır. Kapitalist Modernite gibi reel sosyalizmin de kriz yaşaması, bu modernist zihin ve yapı kalıplarını taşımasındandır. 

17 Ekim Devrimi büyük bir umut olmuştur. Beklenti yoğundu, anti-modernist olmayışı nedeniyle zamanla sistemin besleyici ortağına dönüştü.

 68’de Küba ve Vietnam savaşı vardır sıcak gündemde. Direniş ruhunun modernist zihniyet formu sarmalında olması beklentiyi tatmin etmez. Gençliğin talebini tümden karşılamakta uzaktır bu durumlar. Yine Çin ve Arnavutluk ayrılmıştır sosyalist bloktan.  68 ile birlikte Sovyetlere, Çin’e, Arnavutluk’a, Doğu Avrupa ülke deneyimlerine ciddi eleştiriler dönemi başlar. 68, reel sosyalizmi deşifre etti, modernist yönlerini belli oranda açığa çıkardı. 

 

Geleneğin Başkaldırısı

Güneşin doğuşu eskidir. Eski olduğu için ilkel ya da geri denilebilir mi? Nasıl ki güneşin doğuşunu istemek eskilik olmazsa, toplumun çoklu yapısını istemek de eskilik olamaz. Kaldı ki toplumsal hakikatler yenilik-eskilik alanına sığdırılamaz. Hakikatin değişimi başka, reddi ise bambaşka bir şey. Gençlik yenilikçidir. Hakikatinin reddinin yenilikçilik olmadığının, hakikatin balçıkla sıvanamayacağını; sömürü amacı olduğunu fark ettiği için yenilikçidir.

Yenilikçi 68’in geleneğe sahip çıkması bundandır. ”demode” olanı istemiştir!

Tarihin çoğunluğunda farklı kültürel varlıkların aynı devlet çatısı altında yaşadıklarına tanık oluruz. Yüzlerce farklı siyasi-idari üniteler bile imparatorluk içinde bulunabiliyordu. Dinlerini, dillerini, folklorlarını, öz yönetimlerini korurlardı. Modernite öncesi geçmiş daha çok, çok dilli, çok kültürlü, çok siyasi oluşumluydu. Yaşanılanlarla öğrenildi ki, çok çeşitliliğe karşı çıkış ilerleme geliştirmiyor. Çeşitliliğe karşı çıkış faşizm üretir. Birinci doğa bile varlığını çeşitliliğe, farklılığa borçlu iken.

Devlet sosyalizmini de doğuran ulus-devletin problem üreticiliğidir. Homojenleştirici yapıyı esas alır. Tekli sloganla homojen toplum yaratmak ister. Esas alınan ya farklılığın ayrılığa dönüştürülerek devletlenmesi, ya da farklılıkların aynılaştırılmasıdır. 

Ulus-devletin hakim bir etnisiteye, hakim bir dine, hakim bir mezhebe ve hakim bir dile dayanarak toplumu, ulusu homojenleştirmeye girişmesi; bu 19. yüzyıldan itibaren hızlanarak sürdü. Çok sayıda kültür fiziki ve kültürel soykırımla yok edildi. Yok edilmenin eşiğinde binlerce dil, lehçe, kabile, aşiret, kavim oluştu sonuçta. Yasaklanan dinler, mezhepler ve tarikatlar çok çadır. Geleneksel din kültürünü pozitif bilim cilalı, masonik köklü bir mezhep olan laikliğin modernist etkileriyle aşılmaya çalışıldı. Asimile edilmeyen kültürlerin göçe zorlanması, ya da parçalanması,izolasyon, marjinalize çalışmaları yapıldı. Merkezi yönetim homojenliğinin kentsel, yerel ve bölgesel özerklikleri zayıflatması. Hepsi de ”fazla azdan iyidir, daha fazla ise fazladan” için yapıldı. 

Oysa kültürel hareketler tarihte hep vardı; kendini hep var kıldı. Kendini hep var kılma, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın deyişiyle, geleneğin başkaldırısıydı. ” Yok edilmenin eşiğinde çoğunlukla marjinal düzeyde yaşama mahkum edilmiş kültür ve gelenekler çölde yağan yağmur sonrası çiçek açılması gibi yeniden çiçek açıp çoğalmaya başladılar. 1968 Gençlik Hareketi ise bu gelişmeyi ateşleyen fitil oldu.”(Abdullah Öcalan, Özgürlük Sosyolojisi)

 

68’in Politik Yönü Zayıftır

68 sonrası doğrudan finansa geçilir.  ”Ekonomi piyasasındaki” kurallar kaldırılır. Finans kuponlarına sarılan bir kitle oluşturulmaya çalışılır. Biraz da geleneksel bir yaklaşımın etkisiyle hala ayakta kalan yaratıcılık ve üretim ahlakı tamamen rafa kaldırılır. Komple ve planlı toplum projeleri geliştirilir.

Ulus-devletler küresel sisteme yeniden uyarlanır. Reagan, Thatcher ve Gorbaçov neo-konformizmi ile finans kapitalin güçlendirilmesi dönemi, karşı-devrim dönemidir. Sosyal bilimlerin çok parçalı kalmasında bile bu karşı-devrimin rolü belirgindir. ”1970’lerin karşı-devrimi 1968’lerde zirve yapan anti-modernist kültür devrimine karşı geliştirildi.” (Abdullah Öcalan-Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü)

 68’in politik yönleri zayıftır. ”Örgütlü, kapsamlı, sistematik bir programa sahip değillerdi. Şiddetle, karşı-devrimlerle iktidar tekellerince durdurulur, kontrol altına alınır. 

Kısa zamanda etkisizleştirilse de yansıması, devrettiği miras, kazanımları devam eder. Zihniyetiyle sonrası üzerinde derin etkiler bırakır. Sonrasında özgürlük ve demokrasi arayışı belli ölçülerde birikmiş, barış ve anti-emperyalist mücadele artmış, sömürücü ve baskıcı düzene karşı muhalif kanat güçlenmiştir. 

 

Türkiye Altmış Sekizi

Anadolu Devrimin’de bulunan demokratik ulusal karakter, komplolarla kaldırılır. Sonuç diktatoryel ulus-devlettir. Jargonu beyaz Türklük olan iktidar tekeli anti-Kürt, anti-dinci, anti-sosyalist modeli kurgular. Proto Siyonist bir sistemdir. NATO’nun uç karakolu, bir gladyo rejimidir. Kapitalist modernite için Türkiye’nin jeo-konjonktürel konumu bunları gerektirir. Soykırım, asimilasyon, baskı, göçertme, marjinalizasyon, izolasyon tümü uygulanır.

Türkiye İşçi Partisi vardır. Programı ve eylem çizgisi küçüktür. Gençlik ağırdır, büyüktür. TİP, gençliği taşımaktan uzaktır. Gençlik Hareketi olarak başlanır, Türkiye’nin tüm sorunlarını çözecek bir yapıya dönüşmek istenir,ancak başarılamaz. Sonrasında gençlik, parlamenterizmi reddi temelinde TİP’e eleştiri geliştirir. Kopuş olur. Yeni sayfa açılır. Sosyalist geçlik oluşumlar doğar.

Türkiye’deki 68 Gençliği, dünya geneline oranla daha radikaldir. Çıkışı daha güçlü ve etkinliği daha azamidir. Rejim otoriterliğinin katmerli oluşunun bunda payı büyüktür. Politik özellikleri çok gelişkin olmasa da, genel anlamdaki dünyadakilere oranla daha politize olduğu söylenebilir. 68, Mahir,Deniz ve İbrahimlerde simgeleşen sosyalist ideolojilerle devam eder. Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Hüseyin Cevahir, Ali Haydar Yıldız genç önderleri de saymak gerek. Bunları Kürt ideolojik formları takip eder.

Homojen tekel kurgulamasının on yıllardır süren uygulamaları toplumda tepkinin birikmesine yol açmıştır.Bu hareketin oluşumunu tetikler.Farklı etnik, mezhepsel, dinsel yapıların, inançlardan gelen kesimlerin çocukları 68’de buluşur. İçinde Kürt vardır, Türk vardır; Alevi, Sünni vardır; Çerkez, Ermeni vardır.

Önderleri idam edilen, vurularak öldürülen 68: Türkiye’nin siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel yapısını etkiler. Özellikle de zihniyet alanında sistemi teşhir etmeyle, saklı hakikatleri açığa çıkarmayla çapını açar. Kendilerinin de öngöremeyeceği sonuçlara ortaya çıkarır. Ağır saldırılar karşısında ömürleri kısa, ama etkileri çok uzun olur. Zira 70’ler krizdir, iç savaştır, yükselen toplumsal harekettir. Birçok örgüt ortaya çıkar, kimi örgütler toplumda taban bulur. Toplumun hak, adalet, özgürlük ve demokrasi özlemine etkili yöneldiği yıllardır. 68 ruhu, 70’lerde Türkiye’nin her yerinde dolanır.

70’lerin dünya karşı-devrimi Türkiye’yi de etkisi altına alır. Güçlendirilmiş ulus-devletçilik peşinde koşan milliyetçilik devrededir. Ve 24 Ocak Ekonomik Kararlarının karşı-devrimini 12 Eylül Askeri karşı-devrimi izler. 

 ”… Esas olarak ideolojik hareketlerdi. Politik özellikleri geliştirilememiştir. Önemleri, sistemi teşhir etmelerinden ileri geliyordu. Toplumsal gerçeklikler ilk defa dile getiriliyordu. Çoktan mezara gömüldüğü sanılan gerçeklikler, ideolojik mücadeleyle birer birer diriliyorlardı… Sol ideolojiler derin kavramsal bunalımlar içinde soyut toplumculukla uğraşıyorlardı. Toplumculukla ulus-devletçiliği biri birine karıştırmışlardı. En köklü iddiaları olması gereken demokratik deneyimler sınırlı kalıyordu. Demokratik halk eyleminden çok, dar grup eylemlerine çakılmışlardı. Ama hepsi de genelde toplumsal hakikatleri açıklama rollerini oynuyorlardı.” (Abdullah Öcalan, Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü)

Türkiye’deki ideolojik mücadelenin ortaya çıkardığı hakikatler etkin yansımasını asıl olarak Kürdistan’da bulacaktır. 

 

68’li Kürdistan

Altmış sekiz’e gelirken, Kürt varlığı sadece fiziki olarak vardır. Sessiz bir varlık. İdeallerini yitirmiş. İnanç emareleri mum ışığında. Siyasi baskı veya ekonomik sömürüden söz etmiyoruz. Öz kimliğe dayatılan imha ve inkar var. Katı asimilasyonist politikalar sonuç vermiştir.

68, DDKO gibi ilkel milliyetçi hareketleri de etkiler. Ama asıl etkisini Kürt Özgürlük Hareketi üzerinde yapar. Onu ortaya çıkaran temel etkenlerden biridir bu. Kürt Özgürlük Hareketi, 68’den etkilendiği gibi, Türkiye’de, 68’i de etkiledi: Türkiye’de büyümesinde direkt rol oynadı.

Abdullah Öcalan 68 kuşağındandır. Mahir Önderliğindeki THKP-C’nin önemli merkezi olan SBF’de öğrenci olarak okumaktadır. Mahir Çayan ve arkadaşları Kızıldere’de katledilir. Bu katliamı protesto için düzenlenen okul boykotun esas örgütleyicilerinden biridir Öcalan. 75’e kadar ADYOD(Ankara Devrimci Yüksek Öğrenim Derneği) yönetiminde yer alır ve bu derneği 68 ruhunun odağı haline getirebilecek düzeyde aktiftir.Ve bu kuşağın ruhunu Kürdistan’da ayrı bir örgütlenmeyle pratikleştirir. 

Fransa’da başlayan ve yayılan 68’in bir kolu, 73’te Ankara Çubuk’ta sıçrama yaparak, 76’da Kürdistan’a uzanır.Kürt  Özgürlük Hareketi de bir gençlik hareketi olarak ortaya çıkmıştır. Kürdistan’da daha çok gençlere gitti. Gençlerden kadrolar çıkardı. Toplumun tüm kesimlerine yayılma uygulamaları 78 sonrasındadır.  68’in devrimci ve mücadeleci cevheri;özgürlük ruhu; militan duygu, duruş ve kişiliği Kürt Özgürlük Hareketi’nin mayası olur. Maya Mezopotamya’da tutmuştur. Genç bir grup olarak başlanmış, halka gençlik ruhunu aşılayarak devam etmiştir.  

Kürt Özgürlük Hareketi’nde reel sosyalist dogmalar uzun süre ideolojideki muğlak unsurlar olarak kaldı. Özellikle kritik koşullarda göreceliğe açık yapısı nedeniyle ”mutlaki” unsurlardan kendisini arındırırdı. Marksist yorumlar da içinde olmak üzere kapitalist modernitenin dayanağındaki felsefenin bütün envai çeşitlemelerini aştı günümüzde. 

Kürt Özgürlük Hareketi çıkışından beri eksik etmediği 68’in gençlik karakteriyle süreklileştirdiği mücadeleci ruhuna bir de 2000’lerden sonra, daha bir ayırdına vardığı 68’in anti-modernist entelektüel ve bilim mirasını eklemesini bilmiştir. Sonuçta reel sosyalizmin modernite etkilenimli unsurlarından kendini arındırmış, 68’in yolunu açtığı modernite karşıtı, entelektüel çıkışların olumlu özelliklerini özümsemiş bir demokratik moderniteyle karşı karşıyayız.

68 soylu bir çabaydı. Anti-modernist yönüyle hayali büyüktü. Yapısal başarıları kesintiye uğrasa da, hala varlığını koruyan hakikat payı yüksek zihniyet kazanımlarını miras olarak bıraktı.

68’in zihniyet, entelektüel ve bilimi ışığında Kürt Özgürlük Hareketi, gençliği ve kadını öncü güç yaptı.Kültürel hareketi,demokratik özerkliği sistemleştirdi ve yapısal başarılara dönüştürdü.

Anti-modernist yönünü demokratik modernite tanımlamasıyla sistemleştirdi. Toplumu zihniyetle inşa edildiği ayırdıyla ideolojiye ağırlık verdi. Toplumsal yaşam tarzına dönüştürülmüş demokratik ulus, komünal ekonomi ve ekolojik endüstrinin  iç içe inşasına; Ortadoğu halklarına taşırma görevi, 68 gençlik karakterli, entelektüel ve bilim miraslı demokratik modernite hareketinin önünde durmaktadır. 

 

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.