Düşünce ve Kuram Dergisi

Kürt Ulusal Birliği

İmam Taşçıer

Kürtler Mezopotamya’nın kadim haklarındandır. Mezopotamya verimli topraklara ve zengin kültürlere ev sahipliği yapan bir coğrafyadadır. Kürtlerle beraber yaşayan diğer halklar da tarihin değişik dönemlerinde ilgi odağı olmuşlardır. Ve dönem dönem Mezopotamya işgal ve istilalara uğramış; halklar yerinden ve yurdundan edilip sürgüne gönderilmiş, büyük kıyımlar yaşamışlardır.

İşgal saldırılarının amaç ve hedefleri; halkları bölme, parçalama yöntemiyle çatışma içinde tutarak yönetme ve sömürmedir. Bu işgalcilerin stratejik bir yaklaşımdır. Yakın tarihte bu coğrafyada yaşayan halklardan bazıları saldırılar sonucu ya yok olmuş ya da göç ettirildiklerinden yaşadıkları topraklarda azınlık durumuna düşmüşlerdir.

Bütün yok etme ve zoraki göçertmelere rağmen günümüzde de bu coğrafyada, Irak’ta, Suriye’de, İran’da, Türkiye’de ve Kürdistan’da çok zengin kültürlerin, halkların ve inançların birlikte yaşadığını görüyoruz. 

Tarihte Kürtler gibi genelde Ortadoğu ve Mezopotamya topraklarında yaşayan diğer halklar da kendilerine özgü yönetim biçimlerini oluşturmuş, dönemin şartlarına göre örgütlenmiş ve yaşamlarını günümüze değin sürdürebilmişlerdir.

Kürdistan coğrafyasının ilk bölünmesi, 1639 yılında İran ve Osmanlı imparatorlukları arasında imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması ile gerçekleştirilmiştir.

İkinci bölünme, 1.Dünya Savaşı yıllarında olacaktır. 1916 yılında Sykes-Picot Antlaşması sonucu Kürdistan dört parçaya bölünmüştür. Oluşturulan suni sınırlarla aşiretler, aileler, akrabalar tümü ile bir toplum parçalanmıştır. Bu suni sınırlar mayınlanmış, dikenli teller çekilmiş ve günümüzde de “güvenlik” duvarları örülmeye çalışılıyor. Tüm bu gelişmeler sonucu Kürtler, birlik olmak için çaba içine girmişlerdir. Ve Kürt Birliği cümlesi yaşamın bir parçası haline gelmiştir.

1.Dünya Savaşı yıllarından günümüze, yine emperyalist güçler tarafından binlerce yıl önceki gibi Ortadoğu’ya, Mezopotamya’ya hakim olma savaşları canlı tutuluyor. Ermeni, Süryani ve diğer halkların soykırımdan geçirilmesinden sonra; dört devlet arasında bölünen Kürdistan merkez alınarak; bu savaşlar halen devam etmektedir.

Kısacası şunu diyebiliriz; Kürt sorunu çözülmeden, Kürtler de diğer halklar gibi Ortadoğu’da özgür yaşamadan bölgede savaşların durması imkansız gibidir. Barış içinde bir arada yaşamak için, Ortadoğu’da demokratik ve özgür bir yaşamın sağlanması, Kürt sorununun demokratik çerçevede mutlaka çözülmesini zorunlu kılmaktadır. Kürt sorunun çözümündeki önemli etkenlerden birisi de, Kürtlerin kendi aralarındaki sorunları tüketmiş, ulusal birlik bilinci ile savaş ve çatışmalarına son vermiş olmaları gerekiyor. 

Kürtler arası barış ve birlik olursa, bu doğal olarak yaşadıkları ülkelerdeki diğer halkları da doğrudan etkileyecek ve mücadele biçimlerine yansıyacaktır. Şöyle ki; Kürtlerin tüm meşru mücadele alanları demokratik zeminde sosyal ve siyasal olarak yer bulacak, Kürt sorunun nasıl çözüleceği, değişik platformlarda tartışılacak ve çözüm yolları zenginleşecektir. Ulusal birliğe ulaşmada, birden fazla parti ve örgüt yan yana geldiğinde farklı program ve düşüncelerin olması doğaldır. Kürtlerin birlik ve beraberliği, bu farklı program ve düşüncelerin kabul gören ilkeler temelinde ortaklaşması kolektif hareket etmelerinin önünü açacaktır. Kürtlerin birlik olması, Kürt sorununun çözümü noktasında en önemli ihtiyaçlardan biridir.

Ulusal birlik çalışmaları uzun yıllardır devam etmektedir. 1970’li yıllardan başlayarak Kuzey Kürdistan, Kürt parti ve örgütleri Kürt ulusal birlik için arayışlar başlatmış ve çalışmaları yürütmüştür. 80’li yılların ortalarında, hemen hemen tüm partilerin katıldığı birlik için yan yana gelinmiş ve sonraki yıllarda da bu yan yana gelişler devam ettirilmiştir. 2011 yılında ilk ulusal birlik konferansı, Amed (Diyarbakır) Suriçi’nde balıkçılar başındaki bir otelde düzenlenmiştir. Anayurt içinde ve yurtdışında yaşayan Kürtlerden önemli isimler; parti, örgüt ve kanaat önderleri katılmış. Yine Türkiye’de siyaset yapan Kürt parti ve örgütlerin büyük bir bölümü de katılmıştır. İki gün süren konferans başarılı geçmiş, ulusal birlik için bir konsensüs sağlanamamış olsa da önemli bir başlangıç yapılmıştır. Bir sonraki toplantı yine aynı yerde yapılmış ve bu defa Kürt partileri, tarafları ve dostları arasında daha ileri iletişim gerçekleşebilmiştir. Konferanslar dizisinin daha kapsamlısı ise, 2013 yılında yapılan bir konferans ve çalıştay olmuştur. Yine Suriçi’ndeki bir otelde gerçekleşen bu konferans adı Kuzey Kürdistan’da birlik ve çözüm biçiminde belirlenmiştir. 

Konferansa ilgi yoğundu. Hatta beklenenin üzerinde, hem çeşitlilik hem de nitelik anlamında bir katılım gerçekleşti. Kürt örgüt ve partileri dışında, Türkiye’nin çeşitli illerinden Kürt aydın ve siyasetçilerin yanı sıra diaspora Kürtleri, din alimleri, aşiret mensupları, kadınlar, gençler, milletvekilleri gibi toplum yapılarını oluşturan hemen hemen tüm katmanlar konferansta temsilini buldu. İki gün süren toplantıya partiler, örgütler ve diğer kesimler tebliğlerini sundu. Verimli ve çözümleyici tartışmalar yapılmış, birlik ve mücadele umudunu yükseltmiştir. Kürt halkına ve mücadelesine umut verdiğini söyleyebiliriz.

Konferans sonrası basın açıklaması yapıldı ve toplantı sonuç bildirgesi kamuoyu ile paylaşıldı. Kürt basını ve Türkiye’deki diğer basın kuruluşları bu açıklamaya büyük ilgi gösterdi.

Yine bu süreç içerisinde ortak akıl toplantıları ile beraber parti liderlerinin katıldığı dar temsili toplantılar da devam etti.

1970’li yıllarının şartlarından kaynaklı (O yıllarda Kürt kelimesi bile yasak) Kürt parti ve örgütlerinin büyük kısmı yasadışı, yani illegal örgütlendiklerini biliyoruz. Legal dernek veya farklı örgütlenmelerle mücadele edenler ise, 12 Eylül 1980 faşist darbe ile kapatıldı. Dernek çalışmaları sonlandırıldı. Yönetici ve üyeleri yılarca zindanda kaldılar. 12 Eylül darbesinin etkileri hala sürmektedir. Kürt siyaseti daha çok devlet tabiri ile illegal örgütlenmeye geçmek mecburiyetinde kaldı diyebiliriz. Bu yıllar, Kürt partilerinin çalışmasını durduramadı ama demokratik platformlarda kendilerini ifade etmesini engelledi. Esasen, demokratik alanda siyaset yapmanın koşulları ortadan kaldırılmıştır

Uzun yıllardır verilen mücadele sonrasında; 2000‘li yıllarda Kürtler sıkça yan yana gelmeye başladı ve ulusal birliğin neden gerekli olduğunu birbirlerine anlatma fırsatı doğurdu. Kürt parti ve örgütlerinin birbirleri ile olan diyalogları sonucunda, Kürdistan halkının diğer halklara karşı olmadığı; bilakis taleplerini daha yüksek bir sesle dile getirmeleri gerektiği ve aleni olarak nelerin olduğunu açıklama platformuna dönüşmüştür. Taleplerinin ise yaşadıkları ülkelerdeki halklar gibi özgür bir yaşam istenci ve ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı çerçevesinde kendilerini yönetebilmektir. Yani bir statü sahibi olma, taleplerinin ve haklarının demokratik anayasa çerçevesinde güven altına alınma gibi söylemlerini dile getirildiği gözlemlenmektedir.

Öte yandan Kürdistan’ın dört parçaya bölünmüşlüğünden kaynaklı olarak, ulusal birlik çalışmalarını tek bir parçanın sürdürmeye çalışması eksik ve yetersiz olacağı açıktır. Bu sebeple her dört parçayı kapsayan ulusal birlik çalışması her zaman ortak yürütülmeye çalışılmıştır.

Şöyle denilebilir; Kuzey Kürdistan’da bir ulusal birlik yapılanması, Güney Kürdistan ile Doğu ve Rojava Kürdistan’ında yapılmadığı takdirde eksik ve yetersiz kalmakla beraber başarıya ulaşma şansı da yetersiz olacaktır. Kürtler kendi iradeleri dışında bölünmüş sınırlara tabi kalmışsa; birbirlerinden ve parçalardan koptukları anlamına gelmez. Yaşanılan tarih boyunca ilişkiler hiç kopmamıştır. O yüzden yapılan ulusal birlik çalışması her parça içinde geçerlidir.

 

Öcalan, Talabani ve Barzani’nin Ulusal Kongre Çağrısı

2013 yılında Sayın Celal Talabani, Sayın Mesut Barzani ve Sayın Abdullah Öcalan dört parça Kürdistan’ın ulusal birliği için çağrı yaptılar.

Bu çağrıyı Sayın Mesut Barzani diğer iki lider adına yapmıştır. Çağrıda dört parça Kürdistan’da tüm Kürt parti ve örgütlerinin ulusal kongre yapmaları talep edilmişti. Temmuz 2013’te Hewler’de sayın Mesut Barzani’nin başkanlık makamındaki salonda 65 Kürt partisi toplandı. İlk günkü toplantıya katılan tüm partiler ulusal birlik için düşüncelerini dile getirdiler. Her dört parçadaki Kürt partilerinin ve temsilcilerinin ortak görüşü, Kürt Ulusal Kongresinin oluşturulması ve Kürt birliğinin sağlanması oldu. Buradan sonuçla 21 kişilik hazırlık komisyonunun oluşturulması mutabakatına varıldı. Komisyon dört parça Kürdistan’daki partilerin temsil edilmesi ile oluşturuldu.

Benim de içerisinde yer aldığım 21 kişilik komisyonun parçalara göre dağılımı şöyle olmuştur; Kuzey Kürdistan’dan 6 kişi, Güney Kürdistan’dan 5 kişi, Doğu Kürdistan’dan 5, Rojava Kürdistan’ından 4 ve 1 kişi de diasporada ki Kürtlerin temsilcisi olmak üzere toplam 21 kişiden oluşmuştu. Her parça kendi temsilcilerini kendisi seçti.

Komisyon çalışmaları 4 aydan fazla sürdü. Yaptığımız çalışma çok hassas ve tüm dengeler dikkate alınarak yapıldı. Sekizden fazla komisyon ve bunların alt komisyonları oluşturulmuştu. Bunlar hukuk, edebiyat, kültür, medya, ticaret, siyasi ilişkiler vb. komisyonlardı. Her alt komisyon görüş ve önerilerini kongre hazırlık komisyonuna iletti.

Kürt Ulusal Kongresi 600 delegeden oluşacak, delegeler ise dört parçayı temsil edecektir. Parçalara göre dağılımının adaletli olması sağlanacak, demokratik bir işleyiş ile kongre çalışacaktı. Fakat, ulusal kongre istediği sonuca ulaşmadan çalışmalarını durdurdu.

Kongrenin olmaması herhangi bir Kürt partisinin olumsuz tutumundan veya birliğin bozulmasından kaynaklı değildi. 

Aksine güçlü partilerden tutun da en zayıf partiye kadar herkesin ulusal kongrenin olması gerektiği çabası ve çalışması vardı.

Kürt ulusal kongresinin çalışmalarını ertelemesi veya o gün durdurması, Kürtlerin bir araya gelmesini istemeyen güçlerin baskısıyla beraber, Ortadoğu’nun o süreçteki durumundan kaynaklı olduğu söylenebilir. Ama tarih bunun gerçek nedenlerini yazacaktır.

Kamuoyuna yansıtıldığı gibi delegeler üzerinde anlaşamama, başkanın kim olacağı ve eşbaşkanlık sistemi gibi konular kesinlikle kongre çalışmalarının durma nedeni değildi.

2013 yılından günümüze kadar, yani Kürt Ulusal Kongre çalışmalarının durdurulmasından sonra da, Kürdistan’ın her parçasındaki parti ve örgütler çalışmalarını hiç durmaksızın birlik için sürdürdüler.

Bir yandan dört parçayı içeren ortak birlik çalışmaları yürütülürken diğer yandan da her parça kendi içinde birlik çalışmaları yaptığını görüyoruz. Ve bu birlik çalışmalarına gerek uluslararası güçler gerekse, Ortadoğu ve Kürdistan’da rol alan devletler konjonktürel çıkarları gereği dikkatle takip ediyorlar. Kimi güçler Kürt birliğinin oluşumunu çıkarlarına uygun bulmayıp karşı tutum alırken, kimileri de belki ilerde lehimize olur düşüncesiyle birliğe daha yumuşak yaklaşabilmektedirler. Bu, son yüz yıldır Kürt’ü inkâr ve yok sayan uluslararası idarenin kendi içinde farklılaşma ve ayrışmaya başladığını gösteriyor. Kürtler açısından bu durum objektif olarak avantajlar sağlamakta ve taktik ittifaklar kurabilmenin zemininin oluşmaya başlamasının yolunu açabilmektedir.

Öte yandan Kürt sorunu önemli oranda dünya gündemine oturdu, devrimci, demokrat ve halkların ilgisini çekmeye başladı. Kürtler için asıl önemli olanda halkların desteğini alabilmektir. Bu önemli bir fırsattır birlik için. Ulusal birlik oluşumu bu desteği daha fazla çekebilecektir. Hal böyle olunca dış dünya ulusal birlik için önemli oranda uygun hale gelmiştir denebilir. 

Rojava ve Güney Federal Kürdistan yapılarının birlik çalışmalarını yürüttüğü gözlemlenmektedir. Yine Kuzey Kürdistan’da ulusal birlik çalışmaları ise devam etmekte olup, birlik için yapılan çalışmalar ve varılan sonuçlarla önemli yol kat ettiği görülmektedir. Yıllarca bir araya gelememiş parti ve örgütler yan yana gelmiştir. İlk olarak 2011 milletvekili seçimlerinden başlamak üzere ortaklaşmalar olmuş ve birlik adımları atılmıştır. Partiler arası diyaloglar gerçekleşmiş, gelecek yıllarda tüm Kürt partilerin ittifak şeklinde seçimlere girebilmelerinin alt yapısı oluşmuştur. 

Yine, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Kuzey Kürtlerin en büyük seçim ittifakı sağlandı. Yüzde yetmişin üzerinde Kürt partileri ve hareketleri seçim ittifakını kurarak seçimlere girdiler. Bu, Kürt siyasal hareketi tarihinde bir ilkti. Seçimler sonrasında devam eden Kürt Ulusal birlik çalışmaları hız kazandı. On parti ve hareket ulusal birlik çalışması için yan yana geldi ve Kürdistan birlik çalışmasını başlattı. Bu partiler yakın zamanda iki günlük ulusal birlik çalıştayını Diyarbakır’da yaptı. Çalıştay katılımcıları arasında ittifak içerisinde olan Kürt partileri dışında sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, din alimleri, Kürt toplumunun önde gelen kanaat önderleri de yer aldı. Çalıştayın oldukça verimli geçtiğini söyleyebiliriz.

Birlik çalışmalarının tümü bize şunu gösterdi; Kürt toplumunun ihtiyaç duyduğu birlik, beraberlik, ortak yaşam, hoşgörü, Kürtler arasındaki demokrasinin geliştirilmesi için Kürt Ulusal Birliği kaçınılmazdır. Kürt ulusal birliği çalışması aynı zamanda Kürtlerin dünyada yaşayan diğer halkların sahip olduğu haklara sahip olmakla beraber yaşadığı coğrafyada barış ve özgürlüğü geliştirmektir.

1924 Anayasası Kürtlerin varlığının inkârı ve asimilasyonu üzerine inşa edilmiştir. Birkaç kez tümden ve onlarca kez değişik iktidarlar tarafından değiştirilmesine rağmen Kürtlerin inkârı ve asimilasyonu ile ilgili maddelere hiç dokunulmamış böylece anayasayı değiştiren güçler, vaat ettikleri özgürlükler, Kürt gerçekliği duvarına toslayarak geri gelmiş, iktidarlar değişse de bir önceki iktidardan farklı olmadığı görülmüştür. Her defasında Türkiye anti demokratik yöntemlerle idare edilmiştir. 

Nedeni ise Kürt sorunun çözülmemesidir. Kürtlerin demokratik çerçevede taleplerini dile getirdiği her alan, ırkçı ve milliyetçi siyasetle ‘’bölünüyoruz, parçalanıyoruz” edebiyatı çerçevesinde hedef gösterilmiş ve bu iktidarların yönetim modeli haline gelmiştir.

Türkiye’ye demokrasinin sağlanması, Türkiye’nin demokratik yol ve yöntemlerle idare edilmesi için, Kürt sorunun mutlaka demokratik zeminde çözülmesi gerekmektedir.

Türkiye’de, Kürt sorunun demokratik yol ve yöntemler ile çözülebilmesinin Kürtler açısından misyonu, Kürtlerin kendi aralarında birlikteliğini sağlamasıdır. Şöyle özetleyebiliriz; Kürt sorunu ile Türkiye’nin demokrasi sorunu iç içe girmiş ve birbirini tamamlayan hal almıştır. Sonuç olarak, Kürt ulusal birliği Türkiye ve Ortadoğu’nun kaderini değiştirecek, barışı sağlayacak ve özgürlükleri getirecektir.  

 

*HDP Diyarbakır Milletvekili

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.