Düşünce ve Kuram Dergisi

Demokratik Ekonomi Konferansı*

Mehmet Sezgin

DTK’ nin organize ettiği Demokratik Ekonomi Konferansı “Suyumuzu, Enerjimizi ve Toprağımızı Komünleştirelim. Demokratik Özgür Yaşamı inşa edelim” şiarıyla 8-9 Kasım 2014 tarihlerinde Van’da düzenlendi. Açış konuşmasını DTK Eşb.Hatip Dicle’nin yaptığı ve sunum bildirgesini Ercan Yılmaz’ın okuduğu konferans, pek çok yönüyle bir ilk niteliğindeydi. Türkiyeli aydın, akademisyen ve bilim insanlarının da katıldığı konferansta, ekonominin hem genel tanımı yapıldı, hem de Kürdistan’daki özgünlüğü itibariyle ele alınarak iki gün boyunca tartışıldı. Özgür Gündem gazetesi yazarı Abdullah Aysu kaya gazı üretimiyle Kürdistan’ın yaşam damarlarının kurutulmaya çalışıldığını belirterek devletin ekonomik soykırım ve insansızlaştırma siyasetinden özgün örnekler verdi.

“Ekonomiden kadın kadar kim anlayabilir” diyen Kürt Halk Önderinin belirttiği gibi konferansa bilim kadınlarının ve DÖKH’ ten kadın aktivistlerin yoğun ilgisi ve tartışmalara katkısı oldu. Özellikle komünal ve demokratik ekonomi, eko-ekonomi gibi ideolojik tutarlılık ve demokratik-sosyalist bir gelecek tahayyülünü kararlı bir biçimde işlemede kadınların istekli, belirleyici ve tartışmaların önünü açan tutumu olumlu bir yön sayılabilir. İkinci gün, kadınların komünal ekonominin ilkelerinin belirlenerek tartışılmasında geliştirdiği kararlı yaklaşım, çalışmayı oldukça sahiplendiğini ve ideolojik-politik düzlemde tartışmaların pratik boyutunun önemsendiğini ortaya koydu. Ekonomik Soykırım sistemi baz alınınca mevcut gerçekliğin Kürdistan’da olmayan bir ekonominin canlandırılması ve her şeyiyle yeniden yapılandırılması başlangıç için temel kalkış noktasıdır. Ancak sermaye çevrelerinden bazı katılımcıların ısrarla sınıfsal kaygılarını dillendirmeleri söz alan diğer konuşmacılarca eleştirildi. Özcesi her kesimden insanın oldukça geniş bir çerçevede tartıştığı çok yönlü ve çok katmanlı bir ekonomi konferansı izledik.

Bilim kadınları, işsizler, Koçerler, sendikalı işçiler, mevsimlik tarım işçileri ve kadınlar konferansın delegeleriydi. Konferans değişik yerlerde yapılan 7 atölye çalışmasının raporlarının okunarak tartışılması şeklinde devam etti. Neredeyse her kesin söz alarak konuşmak istemesi ekonomik inşaya olan ilginin yoğunluğunu gösterdi. Yine Türkiye solundan da Özgürlük hareketine yönelik olarak, bugüne dek kimlik ve ulusal kurtuluş odaklı politika yapıldığı eleştirisi yapıldığı bilinmektedir. Buna karşın sol-sosyalist yapıların, sol akademisyenlerin ve aydınların ilk defa yapılan “enerjimizi, suyumuzu ve toprağımızı komünleştirelim. Özgür yaşamı inşa edelim” şiarıyla yapılan böylesi bir konferansa ilgisinin neredeyse hiç olmadığı gözlemlendi. Oysa ideolojik ve politik olarak da Kürt Özgürlük hareketinin sosyalist-demokratik gerçekliğini en somut biçimde ortaya koyan çalışmalarından biri olması itibariyle, sol kamuoyunun genel ilgisinin olması gerekiyordu. Katılımcıların pek çok iş ve meslek alanından olması itibariyle, ekonomik soykırım sitemine karşı Kürdistan’da demokratik-komünal ekonomi çalışmasını liberal-kalkınmacı ve merkeziyetçi kimi iyileştirmelerle ele alarak değerlendiren konuşmalar da oldu. Katılımın ve demokratik bir ortamda her kesin kendisine göre yeni bir ekonomi inşa edebilmek adına zihnini yorduğu ve toplandığı bu konferans, toplumun kendi geleceği hakkında ekonomik, kültürel ve politik çalışma ve politikalara dahil olmada oldukça istekli olduğunu gösterdi.

Konferansı organize ederek atölye çalışmaları ve saha araştırmaları yapan DTK’nın Dünya örneklerini de karşılaştırmalı olarak gözlemleyen çalışması, Konferansa hazırlığın özellikle AKP medyasının ve kimi eleştirel yaklaşımların “sadece kendine bakan ve dünyada hiçbir benzerliği olmayan bir arayış olma” yönündeki baştan olumsuzlayıcı yaklaşımlarına bir yanıt niteliğindeydi.

Bir çok konuşmacı, komünal ve demokratik ekonominin öncelikle ilkelerinin belirlenerek kararlaştırılmasını önerdi. Bu doğrultuda Kürdistan’ın pek çok yerinde ekonomi akademilerinin kurularak bu türden tartışmaların ve geleneksel yaklaşımlardan köklü bir kopuş anlamına gelen yeni ekonomi tartışmalarının halkla-yerelle birlikte yapılmasının önemi ve değerinin altını çizdi. DBP Eş genel başkanı Kamuran Yüksek de konuşmasında bu konferansın belirleyeceği ekonomik perspektifin DBP’nin de ekonomi anlayışını ve politikasını yansıtacağını belirterek, pratikleşme noktasında kararlılıklarını ifade etti.

Yine Rojava’dan Efrîn Kantonu Ekonomi bakanı Dr. Ahmed kurdukları komünleri, sağlık, eğitim ve kadınlar öncülüğünde geliştirdikleri kolektif üretim ve paylaşım esaslı özgünlüğü aktardı. Çeviride sorun yaşansa da ağırlıklı Kürt dinleyiciler için yeterince açık bir anlatımla Kürt halk önderinin belirttiği 8 boyut ve ilkeler üzerinden nasıl bir komünal-ekonomi ve ekonomik özerk sistem kurduklarını anlattı. Pek çok akademisyen ve konuk katılımcı için inanılması güç deneyimlerin Dr. Ahmed tarafından aktarımı konferansın yapılma isteminin hiç de ütopik ve hayalci olmayıp, gerçekleştirilebilir, sürdürülebilir bir eksen içerisinde ele alınmasını, algılanmasını kolaylaştırdı.

Sonuç olarak konferansın kalkınma, istihdam, cari açık, kriz ve mali iyileştirme gibi sermaye piyasasına ve neo-liberal kapitalist ekonomiye ait kavramlar yerine; öz yeterlilik, kadın emeği, kooperatifler, komünalite ve ekonomi akademileri gibi yeni kavramsallaştırmaları duymak pek çok akademisyen ve ekonomist için şaşırtıcı oldu. Özellikle iktisat bilimi adına söz alan akademisyenlerin çalışmanın bilimselliğini ve uygulanabilirliğini sorgulayan yaklaşımları karşısında bu kavramların bilimsel, teorik ve ideolojik izahıyla birlikte tartışılması, çalışmanın sıra dışı ve yeni karakterini ortaya koymuştur.

Kürt sorununun yüz yılı aşan ve ağırlaşan karakterini göz önünde bulundurduğumuzda, bu konferansın amaç edindiği ekonomik özerklik düşüncesini bir anda hayata geçirmesinden söz etmiyoruz. Ancak konferansın çözüm başlangıcı olma işlevselliğini ortaya koymak gerekmektedir. Çünkü esasta yanıt geliştirilmeye çalışılan, konferansın ardından izlenecek ekonomi, mülkiyet, istihdam ve sermaye gibi yanıtları pratik politikada karşılık bulduğunda hak ettiği anlamsallığa kavuşabilecek özyönetim ve toplumsal inşa sorunudur. Toplumun demokratik kurtuluşu, çözümünü kendi gözeneklerindeki hastalıklı ve bakıma muhtaç hücrelerin sağaltılmasıyla başlanarak mümkün olabilecektir. Kürdistan’da yabancı yönetim ve sömürgeciliğin tahribatları karşısında bir var oluş biçimi anlamına gelen öz yeterlilik felsefesine dayalı ekonomik özerklik projesi, halkın kolektif çaba ve emeğiyle inşa edilecek bir özgür yaşam düşüncesidir. Nereden bakarsak bakalım, bu konferansla birlikte Kürdistan’da yeni bir yaşamın örülmeye başlanması için elde bir yol haritası, ideolojk-teorik bir kılavuz ve hazırlık biçimi mevcuttur. Tartışma genel anlamda kendi ekonomisini kendi ellerine alması için yerelde halkın kolektif katılımı, ekonomi akademileri ve çok sayıda toplantıyla belirginleşecebilecektir. Halkın demokratik-sosyalist-komünal ekonomisi de halkla birlikte ve kolektif katılımla mümkün olabilir çünkü…

 

* Demokratik Ekonomi Konferansı’nın Değerlendirmesi

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.