Düşünce ve Kuram Dergisi

Demokrat Konfederal Sistemin İşleyşi: Karar Alma, Seçim ve Geri Çağırma

Zülfikar Tunç

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, “Kürtlerin kendi varlıklarını halen kültürel karakteriyle korumaları tarihsel kültürün gücünden ileri gelir. Kültürel yaşamı, uygarlık yaşamına tercih etmeleri basit bir gericilik veya ilkellikle izah edilemez. Yaşadıkları kültür bir kent, sınıf ve devlet kültürü değildir. Kendi içinde otoriterleşmeye sınıflaşmaya yer vermeyen ve kabile demokrasisinde ısrar eden bir kültürdür. Kürtlerin kolay zapturapt altına alınamamaları bu kültürel demokrasiyle ilgilidir” demektedir. Bu tespitten hareketle, kültürel demokrasi ahlaki-politik toplumun çekirdeği olmaktadır. Ve yapısal, anlamsal olarak da uygarlık toplumunda daha sağlam bir zihniyet ve ruhsal yapıya sahip olduğu belirtebiliriz. Devletçi-iktidarcı kültür karşısında, demokratik topluma dayalı kültür ve örgütlenmede kendi olabilmektedir. Böylece ‘’ devlet olmadan toplum kendini yönetemez’’ önermesine dönük, alternatif önerme, yapısal ve anlamsal olarak tarihsel kültürü unutmadan da kültürel demokrasi ile mümkün olduğunu söylemek gerekmektedir.

Komünal toplulukların özgür yaşamı, uygarlık yaşamına tercih etmelerinin en önemli boyutu devletçi-iktidarcı yapılanmanın kötülüğünü yakinen görmüş olmalarıdır. Kötülük karsında da kendi iyilikleri olan “ politik komünü” –kolektif özgürlük- canlı tutmak için yaygın bir şekilde gayret sarfetmişlerdir. Nasıl ki tarih şimdiyse, geleceği şimdiden inşa etmenin dayanağı ve bağı da kültürel demokrasiye dayalı diyalektikte aranmalıdır. Diyalektik hakikat, kültürel toplum olarak kendini ‘’politik komün’’ de kimliğe kavuşturmanın kendisi olmaktadır. ‘’ politik komün’’ zihniyet karakter olarak otoriterleşmeye, sınıflaşmaya, tahakküme, iktidara karşı durabilen, tarihsel kültürden beslenen demokratik konfedaralizmin kendisidir. Bu felsefe, bireyi devlete değil, ‘’politik komüne’’ bağladığı gibi, devletsizliği, efendisizliği, iktidarsızlığı vb. geliştirerek demokratikleşmeye doğru kendini evriltir. Doğası gereği ‘’politik komün’’ ahlaki politik topluma dayanmaktadır ve elbette hegemonik değildir.

Devletçi uygarlığın ortaya çıkışıyla politika ve ahlak; idare, bürokrasi ve hukuka dönüşerek toplum yerine devleti koruma altına almıştır. ‘’politik komün’’ler ise özyönetime, ahlaka, politikaya, demokrasiye dayanmaktadırlar. Devlet ise iktidarla işini görür, itaat oluştururken yeri geldiğinde ahlaksızlıkta sınır tanımamaktadır. ‘’politik komün’’ler ise demokrasi ile iş görerek rıza temellidirler. Devlet bürokrasi üzerinden keyfine göre atama yaparken, ‘’politik komün’’ halkın öz iradesine dayalı seçimi esas almaktadır. Devlet temsili demokrasiyle kendini yapılandırır. Devlet kadını bir vitrin olarak kullanırken,’’ politik komün’’lerde kadın özne, toplumun özgürlük gücüdür.

Görülebildiği üzere, demokratik konfedaralizmi felsefe anlayışı ve mantığı, verili, kurulu devletçi sistem, zihniyetinden ayrı bir yapılanmaya sahiptir. Demokratik konfedaralizm aklı ve vicdanı toplumun içine sızan devleti suçüstü yakalayarak ve ensesinden tutarak onun kapı dışarı ederken büyük bir aydınlanma merkezine dönüşür. Devletin toplumun içinden çıkartırken buna mukabil toplumu komünleştirerek, meclis, kongreleştirerek yeniden sızmasının önünü almaktadır. Böylece halkın öz gücü açığa çıkarılmış olup öz örgütlülüğe, özyönetime kovuşturularak öz iradeye dönüştürülmektedir. Demokrasi köklü inşa edilip öz yeterlilik, karşılıklı bağımlılık vb. ilke çalışma esaslarıyla yepyeni bir toplumun inşası olmaktadır.

 

Konfederalizmin Kavramsal ve Kuramsal İzahatı

Federalizme kaynaklık eden ‘’feedus’’ Latincede birlik ve ittifak anlamına gelmektedir. ‘’feedere’’ bu birlik ittifakının birimi anlamına tekabül eder ve konfedarasyonda buradan türetilmektedir.

Konfederalizm çeşitli birimlerden oluşan birlik ve ortaklık anlamındadır. Bu birimler kentler, devletler, dernekler, sendikalar olabilmektedir. Konfederalizmde birimler kendi yönetimlerini koruyarak birlik ve ortaklık oluşturmaktadır. İki farklı içerik ve nitelikteki konfederalizmden söz edilebilir; birincisi, kelimenin gerçek anlamında halkın demokratik konfederalizmi, kendi içlerinde uygarlıkları konfederal ilişkiyken, ikincisi, devletlerin kendi aralarında oluşturdukları siyasal oluşumlardır.

Murray Bookchin’de demokratik konfederalizmi yapısal olarak ele alırken, aşağıdan yukarıya doğru şekillenen (daralan) piramide benzetmektedir. Üyelerinin/delegelerinin köylerde, kasabalarda, büyük kentlerin mahallelerinde halkın oluşturduğu demokratik meclislerle seçim yoluyla belirlenen yönetsel konseyler ağı olarak nitelendirmektedir. Meclisin politikalarını koordine etmek, uygulanmakla mükellef olup, gerektiği zaman geri çağırabilmektedir. Esas amaçları, yönetsel ve pratik uygulamalarıyla sınıflandırılmıştır. Aynı zamanda ademi merkezi, özerklik ve karşılıklı bağımlılığı ifade etmektedir.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’da “demokratik konfederalizm eşittir demokratik ulus, demokratik ulustan eşittir halkın demokrasisi. Benim önerdiğimde devlet ekseni yoktur. Gevşek bir örgütlenmedir. Bu bizim aynı zamanda eşitlik, özgürlük ve sosyalizm anlayışımızı da dile getiriyor” demektedir. Ağacı nasıl ki topraksız düşünmek mümkün değilse demokratik konfederalizm de komünler, meclisler, kooperatifler ve akademiler, kongreler olmadan düşünmek zor olmaktadır.

Halkın demokrasisi (demos-kritos, Yunanca halkın kendini yönetmesidir) devlet ve iktidar tanımayan toplulukların tabandan yukarıya doğru nitelendirilen radikal demokrasinin çekirdek örgütlenmesi demektir. (Klanı, kabile vb. bu kapsamdadır.) Öz komünal demokrasiyken yansıması kendisi özyönetim olmaktadır. Tarihsel toplumun, başka bir ifadeyle demokratik uygarlığın unsurları-klan, kabile vb.- olmaktadır. Özyönetimsiz düşünülemez. Özyönetim “toplumsal beyni” ifade eder.

Tarihsel toplumsal diyalektikte neolitiğin son aşamasında gerçekleşen kabile, konfederasyonu Med, Atina konfederasyonu (nitelikleri farklı olmakla birlikte Almanya, Fransa, İspanya da da) özyönetimle ifadeye kavuşmaktadır. Kendi içinde belli kuralları, işleyişi olan, komünal değerlere bağlı ve dışa karşı da ittifak esprisine dayanmaktadır. Bugün de özyönetimler kendilerini farklı adlar altında yapılandırmaya çalışırlarken, kapitalist modernitenin baskısı, kıskacı altında varlıklarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Ulus-devletlerin katı yapıları, tekçi ideolojiye dayalı politikalarıyla anti toplumcu iken, özyönetim olgusuna dayalı demokratik toplumlar çok kültürlü, çok dilli, çok dinli vb. farklılıklarıyla demokrasi temelli ortak, bir arada yaşama mücadelesi vermektedirler.

Demokratik toplumcu yapılar, “benim de bir ulus devletim olsun” önermesi yerine “demokratik ulusum olsun” önermesini öncelemektedirler. Demokratik ulus önermesinin zihniyeti “özgürlükçü ve dayanışmacı”dır. Bedenleşme olarak da demokratik özerkliktir. Özerklik de “autos (kendi) ve nomos(yasa)” biçiminde otonomi anlamına gelmektedir. Birey ve toplumun kendi sözleşmesini inşa edilmesidir de. 21. yüzyılın yeni sözleşmesinin içeriğinde temel, evrensel ilkeler-özgürlük, eşitlik, demokrasi, adalet, insan hakları vb. bulunmaktadır. 5000 yıldır devlet bu olguları çarpıtarak, kendi tekeline alarak toplumun başının üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallandırmıştır. Demoklesin kılıcı toplumun zihnini, bedenini ve ilişkilerini parçalamıştır. Demokratik ulus ile demokratik özerklik parçalanan bu yapı ve anlamsallığı yeniden inşa etmenin, bir araya getirmenin ve birlik oluşturmanın adı olmaktadır. İnsan bünyesinden alınan ur gibi toplumun içinden devlet alınarak kafese konulmaktadır. Toplum yeniden inşaya, tepeden tırnağa başlarken esas hedefi özgür yaşamı inşa etmektir. Kültürel boyuttan, ekonomik, sosyal, hukuki, diplomatik, politika, savunma boyutlarına kadar bir yapılanma ve anlamlanma söz konusu olmaktadır. (Rojava’da, Şengal’de, Kuzey’de olduğu gibi…) Hâlihazırda demokratik konfederalizm sistematik olarak parçalarda demokratik özerklik temelli bir buluşmaya kavuşturulmaktadır. Öz ve içerik yeniden oluşum haline bürünürken demokratik toplum düzeni açısından nitelik, ilke ve işleyiş bir süreklilik arz etmektedir.

 

Demokratik Konfederalizmin İlke ve İşleyişi

Demokratik konfederalizmin niteliği toplumcu-konfederaldir. Toplum, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigma felsefesine göre bireylerine bu özelliği kazandırmaktadır. Toplum kendi iradesinin niteliğini komün, ocak, meclis, kooperatif ve akademi, kongrelerde açığa kavuşturabilir. Eşitlikçi, özgürlükçü bir yaşamı esas alırken, katılımcı, tartışmayı, ortak kararlara dönüştüren demokratik bir öz iradeyi güce dönüştürmeyi hedefine koymaktadır. Aşağıdan yukarıya radikal demokrasi ile kendisini yapılandırırken, demokratik ulusla donanmış bilinci ve evrensel nitelikle güçlenmiş bir demokratik bireyle niteliğini sağlamlaştırmaktadır. İlke bazında da ademi merkezi, öz yeterlilik, karşılıklı bağımlılığı içeren özgürlük ilkesiyle donanmaktadır. Uygarlıkçı devletçi güçler karşısında demokratik uygarlık unsurların beslendiği tarihsel kültür ilkesine dayalı kültürel demokrasiyi bir yaşam gücü bellemektedir. Baskı ve sömürü karşısında demokratik örgütlülük esasına dayalı direnen birey, her alanda tahakküm girişimlerine karşı koymaktadır. Erkek egemenlikli iktidar yapılarına karşı, kadın özgürlükçü ilkelerle donanımlı bir mücadeleyi kendine esas almaktadır. Yerellik-evrensellik ilkesini demokratik konfederalizm örgütlenmesine göre kendinde, toplumda ete kemiğe büründürmek anlamına gelmektedir.

Demokratik işleyiş ve çalışma tarzı ise, özgür yaşamın demokratik düzene, kurala, sürekliliğe kavuşturulması olmaktadır. Demokratik işleyişin temel mantığı, felsefesi ve anlayışı halkın demokratik komünal değerlerini kalıcı kılmanın çerçevesi olmaktadır. İçerik olarak toplumun örgütsüzlükten, sağlam temelli örgütlülüğe evrilme hali de denebilir. Disiplin olarak, katılımcı, inisiyatifli ve kolektivizm ruhuyla donanmış komün üyelerini bilinçli ve planlı çalışmaya sevk ederek sorumluluk yüklemektedir. Kısacası öz ve görüngü olarak bir düzene, disipline, kültüre, sürekliliğe, demokratik bilinç ve ruha sahip olmanın kendisi olmaktadır.

Demokratik konfederalizm çok kaba hatlarıyla niteliği ilke ve işleyiş mantığı, felsefesi demokratik toplumun şimdiden inşa etmenin çalışması olmaktadır. Bununla sorgulayan, yaratıcı, esnek, diyalektik düşünebilen bireyleri, kişilikleri nitelik kazanmakta olup kendi kendini yönetmenin temellendirmesi de olmaktadır. Komünden halk meclislerine varana kadar devletsiz düşünme, toplumsal düşünme hakikatine yol açılmaktadır. Devleti beklemeden toplumun kendi problemlerine kendi çözüm üretebilmektedir. Bir nevi dondurulan enerji çözüme uğrayarak yeniden canlılık ve düşünce kazanmaktadır. Örneğin Türkiye’de temsili demokrasi sisteminde aracılar toplumu değil, kendisini, ailesini, partisini, devletini temsil etmektedir. Özne olan devlet, nesne olan toplumdur ve politikayı toplum adına yürütmektedir. Ancak bu tarz aracılık, çıkarcılık ve kendini düşünme üzerine bina edilmiştir. Yerele, bölgesel, eyalet, halk meclisine dayalı demokratik konfederalizm sisteminde ise, yatay ve piramit tarzı örgütlenmeye dayalı toplumculuk söz konusu olduğundan yüz yüze, doğrudan demokrasi olmaktadır. Politikayı halkın kendisi yapabilmektedir. Kendini oluşturan, kurumsallaştıran komün ve meclisler adaylarını kendi içlerinden seçmektedirler. Seçilen ayrıcalıklı olmadığı gibi denetlenmeye de açıktır. Dolayısıyla yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya doğru örgütlenmenin kendisi olan komün ve meclisleri biraz daha yakın görecek olursak;

  1. Komünler: Aryen kültürde kom kökü, grup, topluluk anlamına gelmektedir. Kom, komün, komünalizm/konfederalizm olarak da nitelendirilebilir. Özcü toplum örgütlülüğü olup, felsefi olarak da kendi olma denebilir. Bu tanımlama ışığında komün, özyönetimin, yerelin kök hücresi, hafızası, çekirdeği anlamına gelmektedir. Evrensel yan olarak da demokratik konfederalizm olarak söylenebilir. Nasıl ki dünyada yerçekimi kuvveti her şeyi bir arada tutar ve dağılmasını, parçalanmasını engelliyorsa,komün de toplumsalın çekim kuvveti olmakta ve toplumun parçalanmasını ve dağılmasını engelleyerek bir arada tutmaktadır. Çekim kuvvetinin içeriği ahlaki-politik iken biçimi komün olmaktadır ve komün olmaksızın meclis anlamsız olmaktadır.

Komün ortak çalışmanın ortak kararların alındığı yereldir. Politikanın hakikati komünde bulunmaktadır. Birey komünle kolektif özgürlüğe bağlanmakta, yaşamını buna göre düzenlemektedir. Komünlerdeki zihniyet ve ruhsal yapı özgürlüğe, dayanışmaya, paylaşmaya dayalıdır. Öz savunma bilinci kuvvetli bir şekilde açığa çıkarılmaktadır. Eşitlik (kadın-erkek) ilkesi toplumu mengeneye alan kalıpları parçalamaktadır. Kadının komünle tarihsel kültür bağı kuvvetli olup, toplumun özgürleşmesi ve demokratikleşmesinde öncü güç olmaktadır. Son olarak da demokratik ulusun zihniyet ve bedenleşmesinin prototipi olmaktadır.

  1. Köy komünü: Devletin kötülüğü karşısında, kültürel demokrasinin iyiliği toplum için elzemdir. Karşılıklı dayanışma, paylaşım ilkesinin temel direğini oluşturan köylerin tarihi Göbeklitepe tapınağı etrafındaki oluşumların sürecine kadar götürülebilinir. Kamu yönetimi ve “köy” ilkin burada hayat bulmuştur. Tikellik-evrensellik diyalektiğinin bugüne gelişidir de aynı zamanda.

Köyde yaşayan 16 yaş üzeri bireyler komünün doğal üyesi sayılmaktadır. Köy komün üyeleri toplumsal çalışma işlerini ortaklaşa yapmaktadır. Köyün nüfusuna göre komünün halkı demokratik yol ve yöntemle kendi yürütmesini ve eş sözcülerini seçer. Aynı zamanda nüfusa göre yardımcı ve komün yürütmesini kendi içlerinden çıkarılmakta. Ayrıntı gibi olsa da komün kendini kendi köyüyle sınırlamamakta, “küresel düşün yerel uygula” felsefesine göre kendini konumlandırmaktadır.

Köyün yol, su, elektrik, tarım, kooperatif vb. olguları belli bir gündem çerçevesinde köy komünü gündemine almaktadır. Köy komününün işlevi köy yaşamını ilgilendiren problemleri katılımcılığa dayalı, kolektif ilke çerçevesinde çözüme kavuşturabilme iradesini gösterebilmesidir. Köy komünü, köyün sağlık, eğitim, yol, hukuki vb. konularda komisyonlar oluşturarak görevlendirmelere gider. Oluşturulacak projeler köy komün üyelerinin onayıyla yürütme bu projeleri hayata geçirecek ihtiyaç kadar kişiden oluşabilecek komiteleşmeye gitmektedir. İhtiyaca göre birlikler, kooperatif ve akademi örgütlenmesine de gidebilmektedir. Köydeki yaşam kadın ve gençlik örgütlülükleri ile hem canlanacak hem de ortak ruh daha da güçlenmiş olacaktır. Komün köyün savunması için de, öz savunma örgütlülüğüne giderek güvenliği sağlamaya çalışır. Örneğin Kropotkin köy komünlerinde çıkan bir sorunun çözümüne dair komün üyeleri arasında yaşanan sorunları aracılar-hakemler, sözü dinlenen komün üyeleri arasından seçilenler tarafından çözüme kavuşturulduğundan söz etmektedir. Çözülemeyen sorunlar işleyiş olarak komün meclisinde çözüme kavuşturulmaya çalışılmaktadır.

Kısacası köy komünü, köyün yaşamını demokratik konfederalizmin bütünlüğünü esas alarak yerelde yaratıcı ve esnek biçimde o felsefeyi uygulamaya çalışabilir.

  1. Sokak Komünü: Mahalleyi oluşturan sokaklarda özgür yurttaşların oluşturduğu örgütlü komündür. Dayandığı felsefe devletçi zihniyeti aşarak, demokratik toplumcu zihniyetle donanmış birey ve topluluk gücünü iradeye dönüştürmektir. Sokak komününde de 16 yaş ve üzeri bütün bireyler yer almaktadır. 300 kişilik bir sokakta, sokak komünü kendi seçimini yaparak, 2 eş sözcü, 6 yardımcı ve 8 kişilik yürütmesini seçerek planlamasını komisyon ve komiteler aracılığıyla hayata geçirebilir.

Özyönetim esaslarına göre çalışmasını sürdürür. Sokağın problemleri komünde ortak tartışmalarla karara bağlanmaktadır. Aylık toplantıları düzenli yapmaktadırlar. Sokak komünleri kendi özgünlüklerine göre sosyal, kültürel, eğitim, sağlık, savunma boyutlu örgütlenmelere giderler. Örneğin sömürgeci sistemin uyuşturucu politikalarına karşı bilinçlendirme faaliyeti yürütebileceği gibi, bunu önleyici komisyonlar oluşturulabilinir. Çevre yıkımına karşı hem bilinçlendirme hem örgütlenme hem de demokratik eylem açığa çıkarabilir. Sokakta bulunan tüm haneler yaratıcı temelde bu komünün içine çekilerek örgütsüz kimse bırakılmamış olunur. Bu arada yürütme hem çalışmaları denetler, hem de haftalık toplantısını gerçekleştirerek, ayda bir de sokak komün bileşimini faaliyetleri hakkında bilgilendirme yapabilir. Yürütme seçilmesi ve geri çektirilmesi salt çoğunlukla gerçekleştirilmekte olup, 6 ayda bir de seçilenler güven tazelerler.

  1. Mahalle Meclisi: Özgür yurttaşların oluşturdukları komünal yapılanmadır. Sokak komün temsilcilerinin mahalle meclisinde yer alma hali olmaktadır. Eşit temsiliyete dayanmaktadır. Demokratik toplumcu paradigma temelli çalışma tarzını yürütmektedir. Doğrudan katılım, söz ve karar sahibi olunabilmekte ve radikal demokrasi her komün oluşumunda esas alındığı gibi burada da esas alınmaktadır. Mahalle yürütmesi 2 eşbaşkandan oluşmaktadır. Komisyonun oluşturduğu projeler karara dönüştürülmekte ve komiteler ile hayata geçirilmektedir. Yürütme kendi içinde en fazla 12 kişilik üye oluşumuna sahiptir. 15 günde bir toplantısını yaparken, ayda bir çalışma faaliyetlerini ilçe kent yürütmesine sunmaktadır. 6 ayda bir güvenoyu tazelemesi yapmakta olup, yılda bir de mahalle meclisi konferansla kendini yenilemektedir. Meclis kendine yeterlilik ilkesiyle donanmıştır. Baskı ve sömürü, asimilasyon, kadına dönük şiddet vb. karşısında çözüm olma iradesiyle ihtiyaca göre komisyon oluşumlarına gidebilmektedir. Bunun yanında yine ihtiyaca göre, saymanlık, eylem komitesi, disiplin kurulu, geri çekme hakkı, eğitim, siyasi, sosyal komisyonlaşma vb. gibi görevlendirmelerine gidebilmektedir. İhtiyaca göre 4 ya da 8 kişilik komiteler oluşturulur. Sokak komünleriyle eşgüdüm halinde çalışır. Böylece iradeli, bilinçli, kişilikli, örgütlü bireyler kendi sorumlulukları temelinde ahlaki-politik özelliklerle donanmış bir katılım sunabileceklerdir. Mahallede yaşanabilecek hukuki problemlere dönük toplumsal adalet sistemi oluşumuna, görevlendirilmesine gidilerek adalet sağlamaya çalışmaktadır.
  2. İlçe Kent Meclisi: Kentin özgür yurttaşlarından oluşan özyönetimdir. İlçede kaç mahalle varsa (örneğin yüzde 4-6), yine köy komününden (yüzde 60-70) kentteki sivil toplumu temsilcilerinden (yüzde 30-40) içine alan meclistir. İlçe meclisi iki eşbaşkan ve 10 veya 14 kişilik yürütmesini seçer. Yürütme faaliyetlerini planlayarak, meclisin onayına sunar, komisyon ve komiteleşmeler ışığında pratikleşmelere gider. Meclise aylık faaliyetine dönük sunum yapar. Çalışma tarzı ve işleyiş şekli toplumsal adalet sisteminde de aynı ruhla sürdürülür.

İlçe kent meclisi hiyerarşik, iktidar anlayışı karşısında özgür yurttaşı bilincini güçlendirmektedir. Kendi kendine yönetir hale gelmesinde oldukça önemlidir. İlçede yaşayan toplulukların eşitliğine göre bilinç oluşturmaktadır. Merkeziyetçi yönetim anlayışı karşısında özyönetim felsefesine göre çalışmalarını yürütmektedir. Demokratik ilçe meclisi, halkların yaşamını ilgilendiren konularda karar alma gücüne sahip olmaktadır. İlçe kadın meclisleri, ilçe meclisi içinde yer almakta, ilçe yürütmesiyle eşgüdümlü çalışmaktadır. İlçede bulunan kurumlar meclise karşı sorumludurlar. Belli aralıklarla ekonomik, kadrosal, sosyal vb. konularda meclis bilgilendirilmektedir. Halkın yoksulluk durumu karşısında başta sosyal aktiviteler olmak üzere kooperatifleşme çalışmalarını yürütmektedir. İlçe sınırlarını aşan konularda da kent meclisine öneri ve tavsiye biçiminde görüşlerini sunar. İlçeyi ilgilendirmekte olan karar ve projelerde kent meclisine sunulmaktadır. Sorunlu olan projeler yeniden ilçe kent meclisine gönderilmektedir ve yine görüşülür. Kent meclisinin kararları kısmen değiştirme durumu olduğu gibi, onaylamama yetkisi de bulunmaktadır.

  1. İl Kent Meclisi: Kentte yaşamakta olan özgür yurttaşların temsiliyetinden oluşmaktadır. İlde bulunan ilçe meclislerinin sayısına göre temsiliyet oranı belirlenmektedir. İlde bulunan sivil toplum örgütlerinin de belli bir kota temelinde katılımı ve görevleri bulunmaktadır. “Kimi ilçe meclislerinden 4 kişi bazılarında 8 kişilik temsiliyet olabilir. Komisyonlar ihtiyacı göre oluşurken STÖ ve halk temsiliyeti gözetilir. Aylık düzenli toplantılarını yaparlar. Meclis kendi yürütmesini de oluşturur. 2 eşbaşkan 10-14 kişiden yürütme oluşur.” Kentteki çalışmalar meclisi bilgilendirme temelli yürütülmektedir. Aylık faaliyetler bölge meclisine sunulmaktadır. 6 ayda bir güven tazeler ve yıllık konferanslarla kendini yenilemektedir. Birlikler (sağlık birliği gibi), kooperatifler, akademiler, toplumsal adalet sistemi tarzında oluşumlara gidilmektedir. Kentin meclisi toplumun aklı ve vicdanıdır. Kentin yol, su, elektrik başta olmak üzere; sosyal, ekonomik, öz savunma, eğitim, çevre, kadına yönelik şiddet vb. konularda yaratıcı, örgütlü komisyon, komiteleşmelere gidebilmektedir. Gezi direnişinde olduğu gibi, kent hakkında üstten değil, alttan üste doğru demokratik bir sistemin oluşturulmasıyla kararları halkla birlikte alınması önermesi öne çıkmıştır. Yine Artvin’de merkezi iktidarın doğayı yıkıma uğratma, kâr amaçlı, sömürü amaçlı politikalarına dönük ekolojik bilinçle politika yapılmakta ve direniş oluşturulmaktadır. Esasında üretici ve tüketici gibi konularda da oluşturulacak esnek yapıcı kooperatifler yoksul insanların daha nitelikli beslenmesine yol açabilmektir. Nitekim alınan ürünün fiyatı ile alıcıya verilmesini içeren kooperatifler de söz konusudur. Çok kültürlü, çok dilli, çok dinli toplumsal yapı göz önüne alındığında demokratik kent meclisinin anlam ve önemi görev ve sorumlulukları daha fazla artmaktadır. Demokratik kent meclisine dayalı, demokratik siyasete katılım, demokratik toplumun aynı zamanda güç, irade olması anlamına da gelir.

Kısacası kent meclisi kentin havasından suyuna, toprağından yeraltı kaynaklarına varana kadar bu konularda her şeye devletin karar vermesi veya karışmasına en büyük demokratik engeldir. Sıkı bir denetleme, sıkı bir demokratik bilinçle kenti kırla yerinden birlik temelinde oluşturarak, kâr-sömürü-yıkım vb. zihniyetine dur diyerek toplumun sürekli canlı, aktif tutma da kaldıraç rolüne sahiptir. Ağ gibi aşağıdan yukarıya örgütlenmeler çoğaldıkça, bu anlayış, felsefe toplumla buluştukça büyük bir demokratik farklılık, fark etme açığa çıkmış olacaktır. Küçük esnaftan işçiye, atölyelerden meslek örgütlerine, kooperatiflere, STÖ’ne, belediyelere varana kadar demokratik konfederalizm sistemi temelinde kapsayıcı örgütlülüklerde toplum kendi kendin yönetebileceği gibi savunmasını da bilecektir. Neden bir ilçede kaymakamı, ilde valiyi vb. halk kendisi, kendi için de seçmesin ki?

Burada hemen özgürlük hareketinin 1979’da Hilvan’da Süleymanların elinde bulunan belediyeyi mücadeleyle alma örneğini hatırlayalım. Süleymanlar devletin Hilvan’da o dönem işbirlikçileri olmaktadırlar. Halka zulüm yapmaktadırlar. İşte tam da burada mücadele sonucunda Süleymanlar geriletilerek, belediye(komün) alınarak halka verilmiştir. Elbette o zaman özgürlük hareketinin demokratik merkeziyetçi devlet odaklı paradigması söz konusu olsa da, 1979’da Hilvan’da demokratik konfederalizmin kendisi uygulanmıştır. Belediye başkanı ve meclis seçilmiştir. Hilvan’ı temsil eden meclis, karar organına dönüşmüş, savunmasını da halkın kendisi yapmıştır. Komiteler, sokak sorumluları seçilmişlerdir. Köylerde komiteler oluşmuş, Hilvan meclisiyle ilişki ağı içinde olmuştur. Öyle ki halk artık sorunlarını, taleplerini, şikâyetlerini devlete değil meclise götürüp çözüm aramıştır. Eşitlikçi, özgürlükçü, adil, demokratik, ahlaki-politik toplum niteliğinin ortaya çıkarılmaya çalıştığı bir yapılanmadır. Bu örneğin de gösterdiği üzere devlet olmadan da toplum kendi kendini demokratik meclisler temelinde yürütebilmektedir. Dolayısıyla komünler, ilçe ve illerdeki meclisler tarihsel kültür diyalektiğini, kültürel demokrasi odaklı devlete ihtiyaç kalmadan kendi kendilerini demokratik konfederalizm temelinde bir iradeye, karara dönüştürebilmektedir. Bu mantık, felsefe olduğu gibi bölgeye, eyalet ve nihayetinde hepsinin iradesi olan halk meclisinde kendisinde oluşturmakta, kurumsallaştırmaktadır. Halk meclisi aşağıdan yukarıya anlatılan komünleşmenin, meclisleşmenin zirvesidir. İç örgütlenme ve çalışma sisteminde Kongra-Gel sistemini esas almaktadır. Bulunduğu parçanın büyüklüğü, nüfus, örgütlülük düzeyine göre seçimle belirlenen üyelerden oluşmaktadır. Bir nevi karar organıdır. Proje tasarı ve kararlar demokratik işleyiş gereği Kongra-Gele sunulmaktadır. Kendi yürütmesinden, eşbaşkanlara, yine komisyonu ve komiteşmelere ihtiyaç kadar gidilebilmektedir. Kısacası demokratik konfederalizmin sistemsel oluşum hali halk meclisi olmaktadır.

Demokratik halk örgütlenmesinin önemli ayaklarından birisi de kooperatiflerdir. Sömürü kapitalist modernite karşısında halkın kendi ekonomik savunma modelidir de. Köyde üretimle uğraşan çiftçilerin büyük toprak sahipleri, tüccarlar ve sanayiciler karşısında ortaklaşa hareket edebilecekleri yegâne örgütlülük kooperatiftir. Hem kendilerini koruma hem de dayanışma örgütlenmesidir. Kooperatifler komünal bilince dayalı kar ve sömürüyü esas almayan dayanışma oluşumlarıdır. Şüphesiz şirket vb. kooperatiflerde vardır. Bunlar kapitalist mantığa göre kurulmuşlardır. Toplumcu kooperatifler ise tarım ürünlerinden, sebze, meyve, hayvansal vb. ürünlere kadar ortaklaşmayı esas alıp, topluma bunları kendi aracıları üzerinden ulaştırmaktadır. Üretici ve tüketici kategorilerinde demokratik kooperatifçilik felsefesi temelinde ele almak elzem olmaktadır. Aşağıdan yukarıya doğru radikal demokrasi diye adlandırılmakta olan kooperatifleşmeler, gerçek anlamda toplumcu kooperatifler olabilirler.

Buna mukabil akademilerde, demokratik konfederalizm daha yetkinleşmesi, nitelik kazanması bakımından stratejik öneme sahiptir. Akademiler toplumun ruhunun dile getirildiği aydınlanma alanlarıdır. Bir nevi uygarlıkçı devletçi sistemin yaratmış olduğu zihinsel, ruhsal, ahlaki vb. tahribatları aşmak için demokratik modernitenin akademileri biçiminde oluşması ve kurumsallaşmasıdır. Demokratik bilim, felsefe temelli entelektüel gücü açığa çıkararak bunu demokratik toplumun hizmetinde sunarak gelişmeye, değişmeye, büyümeye hazır bireyler oluşturma babında önemlidir. Bir nevi toplumun nicel birikimi bu akademilerde nitel güce dönüşmektedir. Her alanın, bölgenin ihtiyacına göre akademiler oluşturulur. Siyasetten ilahiyata, sanattan tarihe, edebiyata vb. varana kadar birçok alana dönük akademilerde diyalektik yöntemi kapsayan eğitim verilerek toplumsal vb. sorunları çözebilecek akademik kadrolar yetiştirilmektedir. Kısacası akademiler, komünlerden meclislere tüm alanlarda aşağıdan yukarıya doğru kurulacak aydınlanma merkezleridir. Demokratik konfederalizmin zihniyet ve ruhsal gelişimi, toplumsallaşması buralarda tartışmalarla daha fazla derinliğine-genişliğine açımlanabilecektir. Son olarak da geri çağırma hususuna dönük şunu belirtmek mümkündür. Demokratik konfederalizmin işleyiş esası ve çalışma tarzını da ilgilendirdiğinden önemli olmaktadır. Geri çağırma, çekme hakkına yönelik komün ve meclislerde yer alan yönetim ve çalışan kadrolar oluşan yeni duruma göre çağırımda bulunabilmektedir. Geri çağırma “kurum kent meclisinin, yereldeki kurum ve yapıların yönetimleri başta olmak üzere kadroları geri çekme hakkı varken, sözleşme hukukunun ihlali durumunda yöneticilik vasfı düşmektedir. Özellikle halkı ve siyasal çizgiden uzaklaşma, kurumu temsil etmeyen ahlaki yozlaşma, ranta bulaşma, meclis iradesini tanımama, karşıt çalışma içinde bulunma, kuruma dönük bilinçli faaliyet içinde olma, kumar, iftira, halk ile mücadele, değerlerini küçük görme, tartıştırma, karşısına alma geri çekme halinin oluşmasıdır.”

Yine ilgili organlarda gruplaşan, didiştiren, çekiştiren anlayışlar disiplin kapsamında ele alınmaktadır. Sorunlar meclis gibi meşru zeminlerde çözüme kavuşturulmaya çalışılmaktadır. Disiplin kurulu böylesi durumları ele olarak birey, kurum, yöneticilerin içine gireceği davranışa göre ikaz etme, öz eleştiriye davet etme gibi uygulamalar da bulunabilmektedir. Bu durum yürürlüğe girip aynı durumlar zorlayıcı biçimde devam etmesi halinde halk meclisinin geri çekme hakkını kullanması söz konusu olabilmektedir. Geri çekmenin “meclis üye sayısının üçte ikilik kararıyla” olabileceğini hatırlatmak gerekmektedir. Burada temel yaklaşım özyönetimin düzenli ve sağlık işlemesinin önündeki sorunları aşma biçimidir. Şüphesiz ki belirtilen hususların yaratıcı, sonuç alıcı bir tarzda ve yöntemle yürütülmesi oldukça önemli olmaktadır.

 

Rojava Demokratik Özerklik Sistemi’ne Bakış

Rojava’daki devrim öncelik bir halk devrimi ve kadın devrimidir. Bir nevi demokratik konfederalist sistem çerçevesinde oluşmuştur. Dolayısıyla devletçi bir model olmamaktadır. Tam tersine tarihsel kültüre dayalı, kültürel demokrasiyi esas alan “politik komün”ün kendisi olmaktadır. Farklı kimlikten vb. toplulukların oluşturduğu çoğulcu, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü komünal bir sistemdir. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, “Demokratik ulus bir ruh ise demokratik özerklik ise bedendir. Demokratik özerklik, demokratik ulusun inşaasının ete kemiğe bürünmüş halidir. Onun somutlaşmış, bedenleşmiş halidir” demektedir ve demokratik özerkliğin çeşitli boyutlarını sıralayarak, inşa edilmesinin zorunluluğuna işaret eder. Özellikle siyasi, hukuki, ekonomik, kültürel, öz savunma diplomasi gibi boyutları bulunmaktadır. Rojava demokratik özerklik sistemi ulus-devletçi değil, demokratik ulus sistemi olmaktadır. Boyutlar aşağıdan yukarıya doğru radikal demokrasi ruhu ile hayata geçirilmektedir. Rojava halk meclisi aşağıdan yukarıya piramit tarzı örgütlülüğe sahiptir. “Birinci temel kademe” komündür. Komün şehirlerde genellikle 30 ile 150 arasında haneyi ve kırsal kesimde tüm köyü kapsamaktadır. Hasekê ve Qamışlo gibi büyükşehirlerde bir komün 400’den fazla haneden oluşabilir. İkinci bir üst kademe (şehirlerde) mahalle meclisi ve (kırsal kesimde) köy topluluğu meclisidir. Bir köy topluluğu meclisi genellikle 7 ila 10 köyden oluşmaktadır. Üçüncü kademe olan ilçe meclisidir ve çevresiyle birlikte tüm şehri kapsamaktadır. Dördüncü en yüksek kademe tüm bölge meclislerinden oluşan Batı Kürdistan Halk Meclisi’dir.Yine Rojava’da halk sisteminde 8 komite vardır. Kadın meclisi, savunma komitesi, ekonomi komitesi, siyasi komite, sivil toplum komitesi, özgür toplum komitesi, adalet komitesi, diplomasi komitesi de yer almaktadır. Aynı zamanda komün, mahalle köy topluluğu, alan meclisi, kadın meclisi gibi aşağıdan yukarıya radikal demokrasi felsefesine göre kendini örgütlemektedir. Kobanê, Cizre ve Afrin kantonları biçiminde bir sisteme kavuşturulmuştur. Konfederalizm sistem eksenli Rojava kantonlarında eşbaşkanlık sistemi uygulanmaktadır. Kadın erkek eşitliği her komün ve alanda uygulanmaktadır. Kadın gücünün özgün örgütlenme ve çalışması da bulunmaktadır. Savunma gücü de devletin koruma felsefesine göre değil, toplumu savunma felsefesine göre oluşturulmuştur. Daha da çoğaltılabilecek ideolojik, örgütsel, siyasi, felsefi, sosyal, kooperatif, akademik vb. yapısal ve anlamsallıklar Ortadoğu toplumları başta olmak üzere insanlık için yepyeni, özgür yaşamın inşası olmaktadır. Neolitik devrimin yaşandığı aynı topraklarda kadın öncülüğü temelinde demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa çalışmaları demokratik konfederalizm temelli sürmektedir ve tarihsel kültürün dokusu üzerinden kültürel demokrasinin uyandırdığı Ortadoğu’nun kadim haklarının özgürlük şafağına gözlerini açarken, demokratik konfederalizmin güneşi tüm sıcaklığıyla toplumsalın zihin ve kalbini, ruhunu ısıtıyor.

 

 

 

Kaynakça
[1] Öcalan Abdullah, Demokratik Uygarlık Manifestosu, 3. Ve 5. Cilt, Amara Yayın, 2015, İstanbul [2] Bookchin Murray, Geleceğin Devrimi Halk Meclisleri ve Doğrudan Demokrasi, Çev. İbrahim Yıldız,  Soner Torlak, Dipnot Yayın, 2015, Ankara
  • KCK Sözleşmesi
  • Demokratik Modernite Dergisi Sayı:9
  • Dipnot Dergisi, 19-20 sayısı (Ekim Aralık 2014/ Ocak Mart 2015 iki sayısı birleşik)
  • Aygün Tarık, Özgürlüğün Peygamberleri, Aylak Kitap, İstanbul

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.