Düşünce ve Kuram Dergisi

Demokratik Ekonomi Konferansı Sonuç Bildirgesi

Çalışmaları yaklaşık bir yıldır sürdürülen ve 8 ayrı çalıştayın sonuçlarının ele alındığı Demokratik Ekonomi Kongresi, 8-9 Kasım 2014 tarihlerinde Van’da, “Toprağımızı, Suyumuzu, Enerjimizi Komünleştirelim; Demokratik Özgür Yaşamı İnşa Edelim” şiarı ile toplandı. Demokratik Toplum Kongresi, Demokratik Özgür Kadın Hareketi Temsilcileri, yerel yönetimler, komün ve kooperatif çalışanları, sendikalar, işsizler, hak ve meslek örgütleri, oda ve birlik temsilcileri, bilim insanları ve Rojava’dan gelen seçilmişlerin katılıdığı 223 delegenin katkıları ile yapılan bu tarihi konferansın sonuçlarını sizlerle paylaşmaktan onur duyuyoruz.

Konferansımız, Küresel kapitalizmin sürmekte olan derin krizinin küresel ekolojik krizle birleştiğini ve Ortadoğu’nun su ve enerji kaynaklı bir bölgesel yeniden dizayn saldırısı altında olduğunu tespit ederek başladı. Bunun bir parçası olarak Türkiye’de siyasal iktidarın herşeyi ticaretleştirdiği, metaştırdığı ve şirket modeliyle yönetmeye çalıştığı vurgulandı. Türkiye’nin dört bir yanında farklı etnik kimliklere, farklı inançlara ve cinsiyetlere yönelik süren siyasal,sosyal, kültürel ve ekonomik soykırım, geçmişte olduğu gibi günümüzde de sömürge olarak görülen Kürdistan’da gittikçe derinleşmektedir.

Kürdistan’ın,emek, doğa ve kadın sömürüsünü yoğunlaştıran kapitalist modernite tehditi altında olduğu tespitini yapan konferansımız, Kürt halkının 40 yılı aşkın süredir yürüttüğü mücadelinin sonucunda yarattığı örgütlülükle yeni bir yaşamı kurma iradesinin açığa çıktığını vurgulamaktadır. Konferansımız gücünü kapitalist moderniteye karşı dünyanın dört bir yanında direnen kardeş halkların mücadelesinden almakta, Kadın öncülüğündeki Kobané direnişinin eşit, adil ve özgür bir geleceğe olan umudumuzu pekiştirdirdiğine inanmaktadır.

Demokratik özerklik içinde ekonomik özyönetimimizi kurmak için yola çıkıyor ve toplumsal bir ekonomi için Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın öncülüğünü yaptığı öz-yeterliliğe dayalı Demokratik, Komünal, Kadın Özgürlükçü, Ekolojik, Eşitlikçi ve Dayanışmacı paradigmanın çözüm olacağına inanıyoruz. Ekonomiyi bireyci ve devletçi paradigmaların kıskacından kurtarıp insanı, doğayı ve kadın özgürlüğünü odağına alan bu paradigmanın amacı, ekonomiyi toplumsallaştırmaktır.

Konferans bileşenleri çalıştaylar ve konferansta öne çıkan başlıklar çerçevesinde şu temel ilke ve yaklaşımlar konusunda ortaklaşmıştır:

Enerji, Su ve Madenciliğin kendisi bir üretim alanı olmakla beraber diğer tüm üretim faaliyetlerinde de belirleyici olan üretim girdileridir. Bu alanda enerjinin ekosistemi odağa alan bir şekilde üreten, ihtiyaçlar doğrultusunda tasarruf ederek tüketen bir perspektifle ele alınması gerektiği belirtilmiştir. Enerjiye ulaşımı ilkesel olarak toplumsal adalet çerçevesinde düzenleyen bir yaklaşım benimsenmiştir. Tüm varlıklar için en temel yaşamsal gereksinim ve hak olan su, ticarileştirilmemeli ve kar aracı durumuna getirilmemelidir. Bölgenin yerel hammadde ve kaynaklarının işlenmeksizin hammadde olarak ihracata tabi olduğu ya da katma değeri düşük bir şekilde işlendiği ve yine bölgeye yüksek fiyatlarla satıldığı yapı değişmelidir. Meclislerin, komün ve yerel yönetimlerin bölgedeki ekolojik yapıya zarar verecek işletmelerin, çevre, insan ve bir bütün olarak doğa üzerindeki risk ve talanını en aza indirecek önlemleri almasının acil bir ihtiyaç olduğu ortaya konmuştur. Kullanılan enerji kaynaklarının geri dönüşümü olan ve çevreye zarar vermeyen türde olması gerektiği vurgulanmıştır.

Tarım(Bitkisel üretim ve Hayvancılık) ve koçerliğin, kar merkezli politikalar çerçevesinde tasfiye edilmesi aslında coğrafyamızın tüm değerlerinin de tasfiyesi anlamına gelmiştir. Toprağın sahibi yoktur; çocuğuna bırakacak bir mülk değil, kuşaklar boyu üzerinde varlığımızı birlikte sürdüreceğimiz bir değerdir. Tarımda açığa çıkan işsizlik sonucu milyonlarca insanımızı yerinden etmiş, köyler boşalmış, ekonomik yaşam tahrip olmuştur. Yerelin kendi üretim biçim ve türleri kaybolmuştur. Bu nedenle doğaya ve topluma saygıyı esas alan yerelin ürün çeşitliliğini koruyan ekolojik-ekonomik bir tarım modelini geliştiren ve toprağa-tarıma-köye dönüşü örgütleyecek toplumsal tarım hareketi, köy komünleri, kooperatifleri vasıtasıyla oluşturulmalıdır.

Hayvancılık, bir ek gelir kaynağı olarak değil, temel bir ekonomik faaliyet olarak görülmelidir. Demokratik-özerk anlayış temelinde örgütlendirilmiş tarım-hayvancılık faaliyetleri ve buna dayalı endüstriyel üretim, ekonominin temeli olmak durumundadır.

Endüstriyel üretim, toplumun sömürüsü ve doğanın yağmalanmasına yol açmadan, ekolojik, ekonomik-toplumsal ve öz yeterlilik çerçevesinde ele alınmalıdır. Kullanılacak teknoloji ekolojik ve ekonomik olmalıdır.

Demokratik ekonomi emek yabancılaşmasına karşı, toplumsal emek bilincini geliştirir. İşçi-patron ilişkisine dayalı emek teorisini toplumsal emeğe yabancılaşma olarak görür. İşsizlik, açlık, yoksulluk ve bunlar üzerinden sağlanan sınıf hâkimiyeti reddedilir ve bu zihniyet politikalarına karşı, kolektif yaşam ve paylaşım esas alınır. Başta gençlik olmak üzere, toplumun tüm kesim ve bireyleri ekonomik üretime katılma hakkına sahiptir. Toplumun hiçbir kesimi işsiz bırakılamaz.

Ticaret, toplumun denetiminde olmalı ve ekonomik faaliyetin sonuçlarından biri olarak değerlendirilmelidir. Üretim ve tüketim arasında aracı birimleri en aza indirerek, tekelci karı baskılayan ve toplumsal ihtiyaçları gideren demokratik pazar anlayışı esas alınmalıdır. Toplumu sermayeye bağımlı hale getiren borçlandırma mekanizmalarına karşı dayanışmacı kredi ve fon mekanizmalarının oluşturulması, yerel pazarlar ve tüketim kooperatifleri aracılığı ile üretici ve tüketici arasındaki mesafenin yakınlaştırılması gerektiği vurgulanmıştır. Değişim değerinin değil kullanım değerinin öne çıkarıldığı bir ticaret anlayışı esas alınmalıdır.

Yerel yönetimler, bugüne kadar merkezi yönetimi güçlendiren mali ve idari bir vesayet altındadır. Demokratik komünal ekonomi belediyeleri, ulus devletin yerel uzantısı olarak değil, demokratik özerk yerel meclislerle yerinden yönetimin bir bileşeni olarak ele alır. Toplumun kaynaklarını toplumsal yarar ilkesi çerçevesinde yerel gelişim için kullanmak, kadın merkezli kentler ortaya çıkarmak, kır – kent ekonomisini dengeli ve eşitlikçi bir yaklaşımla yeniden kurmak, katılımcı ve toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe oluşturmak Kürdistan belediyelerinin en önemli önceliği olmalıdır.

Sömürgeci kapitalist modernitenin eğitim mantığı, çocukları yarıştırmaya ve yöneten-yönetilen ilişkisini beslemeye, cinsiyetçi yapıyı pekiştirmeye ve asimilasyona yöneliktir. Eril-iktidarcı zihniyet, eğitimi sadece nitelikli işgücü yetiştirme aracına indirgemektedir. Mahalle meclislerinde, katılımcı, parasız, özgürlükçü, demokratik anadili temelli farklı dillerde eğitime geçiş kurumları yaratılmalıdır.

Kapitalist modernitede sağlık sistemi, insan bedeninin klinik tedaviye bağımlılaştırılmasına ve sağlığın metalaştırılması hedefine göre örgütlenmiştir. Konferansımız, Sağlık sistemini, bireyin kendi üzerindeki hâkimiyetini yitirdiği cinsiyetçi ve ticari bir alan olmaktan çıkarıp, toplumun önleyici tedbirlerle örgütlediği ve herkesin ücretsiz ulaşabildiği bir hizmet alanına dönüştürülmesi gerektiğini ortaya konmuştur.

Toplu taşımayı teşvik eden raylı ve bisiklet gibi yeşil ulaşım araçlarını teşvik eden, doğayı tahrip etmeden var olan yolların iyileştirilmesine dayalı bir anlayış ulaşım politikamızda önceliğimizdir. Üretim ve tüketimi mümkün olduğunca beraber örgütleyerek, metaların ulaşım hizmetinin en aza indirilmesi esas alınmalıdır.

Kapitalist modernitenin tarihinde ekonominin her defasında eril zihniyetle yeni anlamlar kazanması, kadının ekonomi içindeki belirleyici rolüne ve görünürlüğüne el koymuştur. Üretime el koyma zorbalığı kadın eksenli ekonomik yaşamı parçalamış ve ekonomi kapitalist eril sistemin ve zihniyetin işgali altına girmiştir. Bu temel tespitlerden yola çıkan konferansımız, Demokratik uluslaşmanın bir boyutu olan ekonomik özerkliğin kadın ekonomi örgütlenmesi olarak ele alınmasının, kadın özgürlüğünü odağına alan ekonomik toplulukların oluşturulması hedefine bizi daha da yakınlaştıracağına inanmakta ve Kadının her alanda ekonomik faaliyetler içinde doğrudan yer alması ile üretilen değere gerçek anlamını kazandıracağına vurgulamaktadır.

Kadın özgürlükçü demokratik ekonomi; Ekonomiyi darlaştıran, erkeğin liberal kapitalist kültürüne dayanan cinsiyetçi emek tanımına karşın, kadının çocuk doğurması ve yetiştirmesini ev içi emeğini ve toplumun maddi, manevi tüm üretim süreçlerini emeğin kapsamına dâhil eden bir yaklaşımı temel alır. Demokratik ekonomi kapitalist modernitede değer biçilmeyen kadının evdeki emeği ve üretimini ekonominin temeli olarak görür. Bu nedenle ev ekonomisini, temel bir ekonomik faaliyet olarak tanımlar. Bunun karşısındaki emek gaspı ve inkârcılıkla mücadele eder. Demokratik ekonominin tüm alanlarında kadının doğrudan katılımı için pozitif ayrımcılık ilkesini uygular. Demokratik ekonomi, kadın bedeni üzerinden sermaye oluşturmaya karşı durur; bu temelde kadının bedenin sömürüldüğü her türlü sermaye oluşumuna karşı mücadele eder.

Konferans bileşenlerimiz tüm bu ilke ve yaklaşımlar çerçevesinde; demokratik, kadın özgürlükçü, ekolojik komünal bir ekonominin inşa süreci için komünler, meclisler ve kongreler tarzında örgütlenmeyi benimsemektedir.

 

Kararlar

  1. Kadınları ekonomik alanda görünmez kılan eril kapitalist modernitenin kavramları yerine, alternatif kavramların geliştirilmesi ve hızlı bir dil değişiminin sağlanması için mücadele yürütülmesi,
  2. Hükümetin sosyal güvenlik politikaları ile kadını, engellilere, yaşlılara ve çocuklara bakan ucuz, kaçak sosyal güvencesiz işçi olarak çalıştırılmasına karşı kampanya yapılması ve bunun için uluslararası sözleşmelere dayanarak mücadele yürütülmesi,
  3. Yerel kaynaklar üzerinde karar alma süreçlerinde kadınların yer alması, kent-mekan planlaması kadın, yaşlı, engellilerin yer alması, tüm dinamiklerin yaşamını kolaylaştıracak kadın merkezli kentlerin hızla hayata geçirilmesi sadece parklar değil ortak yaşam alanlarının tamamının kadın bakış açısı ile dönüştürülmesi
  4. Kadınların ekonomiye katılımına dair bilgi toplayacak, envanter çalışması yapacak, bunları bilimsel analizlere dönüştürecek kurumsal bir bilgi toplama merkezinin kurulması
  5. Kadının içinde yer almadığı hiçbir ekonomik (üretim, bölüşüm, tüketim) yapılanma ve örgütlenmenin başarılı olma şansı yoktur, bu nedenle kabul edilmemesi ve demokratik ekonominin tüm alanlarında kadının doğrudan katılımı için pozitif ayrımcılık ilkesinin uygulanması
  6. Kadının ekonomiye doğrudan katılımı için farklı alanlarda kadın komünlerinin kurulması
  7. Kadının görünmeyen ev içi emeğinin mutfak, ev, bakım işleri vb. toplumsallaştırılması için gerekli kurumsallaşmaların sağlanması (kreş, ortak mutfak vb.)
  8. Kadının ekonomiye katılımının daha özgün bir şekilde değerlendirileceği kadın ekonomi konferansının düzenlenmesi
  9. Toplumsal ekonomi, kolektif oluşturulur ve temel dayanağı topraktır. Tarımda (bitkisel üretim, hayvancılık) verimlilik ve karlılık odaklı doğanın ve toprağın tahribatına neden olacak üretimin reddedilmesi, yerel tohumların korunması ve ihtiyaç temelinde tarımsal üretimin geliştirilmesi
  10. Boşaltılan köylerde tarımsal üretim alanlarının komün bilinci ile yeniden geliştirilmesi, mevcut tarımsal üretim yapılarının, kooperatiflerinin demokratikleştirilmesinin sağlanması ve kadının bu alanda sahip olduğu doğal bilginin görünür olduğu üretim alanlarının geliştirilmesi için model oluşturacak köy tarım komünlerinin, kooperatiflerinin ve özgün kadın komün ve kooperatiflerinin geliştirilmesi
  11. Tarımın (bitkisel üretim, hayvancılık) Kürdistan’ın kuzeyindeki önemli üretim alanı olduğundan hareketle, belediyeler bünyesinde tarımsal üretimin geliştirilmesine yönelik birimlerin oluşturulması
  12. Komünal üretim ve bölüşüm ilişkilerine dayalı, model kentsel tarımsal alanların geliştirilmesi, öncelikle kadınların ve dezavantajlı kesimlerin bu alanlardaki tarımsal üretimlerinin desteklenmesi
  13. Toprak mülkiyetinin devletin ve erkeğin elinde olduğu tespitinden hareketle, toprağın komünal kullanım alanları olduğu ve toprak reformunun toplumsal cinsiyet bakış açısıyla gerçekleştirilmesi için mücadele edilmesi,
  14. Mevsimlik işçilik gibi sömürü sistemlerinde kadın, etnik kimliği ve sosyo-ekonomik durumunun yanında kadın olarak da bir kez daha sömürülmektedir. Mevsimlik işçiliğin önlenebilmesi için yerel ekonomi alanlarının gelişiminin sağlanması ve Kürdistan’da tarıma elverişli topraklarda bölgeye özgü ürünlerin üretilmesinin teşvik edilmesi, aile çiftçiliğinin desteklenmesi
  15. Mayınlı arazilerin ve oluşan savaş atıklarının temizlenmesi ve bu arazilerdeki floranın korunmasının sağlanması için yasal girişimlerde bulunulması ve mücadele edilmesi
  16. Koçerlik Kürdistan’da azımsanmayacak, doğayı ve çevreyi özümseyen bir yaşam tarzı ve üretim ortaklığıdır. Bu nedenle koçerlik kültürünün korunması (göç yollarının güvenliğinin sağlanması, göç ettikleri yerlerde eğitim, sağlık ve barınma gibi temel insani ihtiyaçlarının karşılanması) ve desteklenmesi
  17. Özellikle köy boşaltmaları, orman yakmaları ve köylerde bilinçsiz bir şekilde tahrip edilen orman, bataklık alanlarının, flora ve faunaların doğal üreme alanlarının korunması, yeni orman oluşumlarının teşvik edilmesi
  18. Mera, yayla ve orman alanlarının metalaştırılmasına karşı durulması, imara açılmaması, vasfının değiştirilmemesi, korunması ve geliştirilmesi
  19. Geleneksel ve modern hukuk sisteminde görünmeyen topraksız köylülüğün korunması için yeni bir adalet mekanizması geliştirilmesi ve hazine arazilerinin topraksız köylülere dağıtılması için mücadele edilmesi
  20. Kürdistan coğrafyasına, doğasına, insan sağlığına ciddi zararlar veren, HES’ler ve güvenlik amacıyla kurulan barajlar reddedilmeli, yapılmış ve yapılması devam eden HES inşaatlarına karşı toplumsal hareketlerin geliştirilmesi, fosil yakıtların kullanımının minimalize edilmesi, enerji üretiminde ekolojik alternatif enerji kaynaklarının (güneş, rüzgar, jeotermal, atıklardan enerji üretimi vb. gibi) değerlendirilmesi için mücadele edilmesi gerekmektedir. Alternatif enerji kaynaklarının tekelci sermayelerin denetiminden kurtarılması, enerjide öz yönetim politikasının oluşturulması için enerji platformlarının, enerji kooperatiflerinin kurulması ve halkın enerjinin kullanımında söz hakkının sağlanması
  21. Enerji kaynaklarının daha doğru ve bilinçli kullanımının geliştirilmesi için ve ayrıca enerji kaynaklarının üretildiği bölgelerde toplumsal bilinçlendirme çalışmalarının yürütülmesi (halk toplantıları, eğitimler vb.)
  22. Su, toprak ve enerji tüm topluma ve canlı ve cansız varlıklara ve toplumsal kullanıma ait olması gereken değerlerdir, metalaştırılamaz. Dolayısıyla bu değerlerin sahiplenilmesi ve kutsal bir emanet olarak görülmesi ve bu nedenle suyun kutsallığına dikkat çekebilmek için su bayramlarının düzenlenmesi.
  23. Toplumsal temelde su yönetim süreçleri ve sistemini geliştirmek kaçınılmazdır. Bu çerçevede içme, tarımsal, endüstriyel ve günlük kullanımı toplumsal ihtiyaçlar ve ekolojik temelde belirleyen bir su dağıtım sistemi oluşturulmalıdır. Su kaynaklarına yakın ve uzak olanların suları kullanabilmeleri için suları düzenleme rejimlerin oluşturulması, demokratik su yönetimi ve su meclislerinin su hakkı ve su hakkında karar verme hakkının halkta toplanmasını sağlayacak altyapının örülmesi,
  24. Kürdistan’ın kuzeyinde madencilik faaliyetleri ve su çıkarılması için kullanılan yanlış uygulamalar nedeni ile zarar gören su havzalarının kirletilmemesi için gerekli önlemlerin alınması ve imara açılmaması
  25. Yer altı ve yer üstü kaynaklarının çıkarılması ve işletilmesi amacıyla merkezden yerele yetki devrinin yapılması için siyasi ve toplumsal mücadele yürütülmesi
  26. Yerel yönetimlerde alternatif enerjinin kullanılması ve örgütlenmesine öncülük edilmesi, kentler planlanırken iklim koşulları gözetilerek etkin enerji planlamasının yapılması,
  27. Tüm ekonomik alanların ekolojik etki raporları hazırlanarak değerlendirilmesi
  28. Kürdistan’da mevcut ve geliştirilecek yatırımlarda demokratik ekonomi anlayışının temel ilkelerini esas alan yatırımların desteklenmesi
  29. Kürdistan’da yerel hammaddeler ve kaynaklar işlenmeksizin bölge dışına satıldığı ve işlendikten sonra bölgeye yüksek fiyatlar ile satışa sunulduğu görülmektedir. Bu nedenle yereldeki hammaddenin ekosisteme zarar vermeden ihtiyaç temelli üretiminin yapılması ve aracısız bir şekilde öncelikli olarak yerel pazarlara sunulması için üretim kooperatiflerinin kurulması, Üretim ve tüketim kooperatiflerinin bir ağ olarak örgütlenmesi,
  30. AVM gibi yerel üretim dinamikleri ve tüketim kültürünü olumsuz etkileyen yapıların kesinlikle teşvik edilmemesi; yerel küçük üreticilerin, zanaatkarların, esnafların yaşatılması ve geliştirilmesi için esnaf, zanaatkarlar vb. birlik ve kooperatiflerin örgütlenmesi
  31. Geliştirilecek ekonomik yapı içerisinde halk sağlığı, işçi sağlığı ve güvenliği vb. alanlarda denetimi sağlamak amacıyla üretici, kullanıcı ve tüketici farklı kesimlerin içerisinde yer aldığı toplumsal bir denetim mekanizmasının geliştirilmesi ve kurumsallaşmasının hedeflenmesi
  32. Bölgede kaynak kullanımı ve üretim alanlarında oluşan atıkların geri dönüşümünün sağlanması ve bu konuda bilincin geliştirilmesi
  33. Kürdistan’da üretimde çeşitliliğin sağlanması, doğa dostu teknolojilerin ve hizmetlerin geliştirilmesi ve üretim alanında kullanımının sağlanması
  34. Başta kadınlar olmak üzere, toplumun ekonomik yaşama katılımında ihtiyaç duydukları finansmanı karşılayacak bir fon mekanizmasının oluşturulması ve alternatif kullanım değerine öncelik verilmesi;
  35. Trampa (takas) pazarlarına önem verilmesi; parçalanmış Kürdistan piyasasında ihtiyaca dayalı bir sosyal pazar yaratılması; tarımsal üretimin kendi doğal mecrasında geliştirilmesinin teşvik edilmesi, doğal tarım pazarlarının örgütlendirilmesi
  36. Toplumsal ağı dağıtma ve devlet ile birey ilişkisini geliştirme amacı güden sosyal politikaların ve sosyal hizmetler alanında yoksulları muhtaç olarak resmeden “yardım” dilinin ve zihniyetin değişmesi gerekmektedir. Bu nedenle, toplumsal ihtiyaçların envanterinin çıkarılması ve kolektif toplumsal dayanışma ekonomisi yaklaşımı ile toplumsal hizmet sunumunun geliştirilmesi
  37. Bölgede uygulanan turizm politikaları halkların çok dilli, çok dinli, çok kültürlü yapısını, kültürel hafızasını ve mirasını yok saymaktadır. Bu kültürel soykırım politikalarına karşı, maddi ve manevi kültürel değerlerin korunmasının sağlanması, bu alanlardaki tahribatların önlenebilmesi için toplumsal örgütlenmelerin geliştirilmesi, soyut ve somut kültürel mirasın envanterini çıkarılması ve korunması için politikalar geliştirilmesi
  38. Kapitalist modernitenin daha yoğun bir şekilde Kürdistan’da toplumsal alana müdahale etmesi özellikle kadınları etkileyecek olup, tekstil, hizmetler gibi kadın emeğine dayalı sektörlerde, kooperatifçilik gibi alternatif modellerin yanında, daha kısa vadede çalışma alanlarının demokratikleşmesi, çalışma koşullarının düzeltilmesi ve bu alanlarda dönüşümün sağlanması,
  39. Taşeron sistemi bir sömürü sistemidir, reddedilmelidir. Başta belediyeler olmak üzere alt-sözleşme ilişkileri yerine paylaşımcı demokratik değerlere sahip emekçilerin örgütledikleri hizmet ve üretim kooperatiflerinin kurulması
  40. Spor, sanat, sağlık ve eğitimin temel yurttaşlık hakkı olarak ücretsiz kamu hizmeti şeklinde sunumunun hedeflenmesi
  41. Devletin sosyal güvenlik politikaları başta kadınlar olmak üzere yoksun bırakılmış kesimlerin kayıt dışı emek sömürüsünün geliştirilmesine neden olmuştur. Sosyal güvenlik sisteminin emekçiler lehine yeniden düzenlenmesi, emek sömürüsüne karşı toplumsal reflekslerin geliştirilmesi ve toplumsal bir denetim mekanizmasının örgütlendirilmesi
  42. Sendikal hareketin işsizler ve kayıt dışı çalışanların toplumsal örgütlenmesini sağlayacak şekilde geliştirilmesi,
  43. İşyerlerinde işçilerin katılımı ile işçi meclislerinin oluşturulması, işyerlerinin yönetimi ve denetimine etkin katılımlarının sağlanması
  44. Kürdistan’daki ekonomik soykırım sonucunda yaşanan üretimden kopuşa karşı, toplumun üretim ile buluşturulması için zihniyet değişiminin sağlayacak toplumsal bilinçlendirme ve eğitim faaliyetlerinin geliştirilmesi
  45. Kalkınma ajansları var olan işlevleri ile kamusal fonların yerelde adil dağıtımını sağlayamamaktadır. Bu ajanslarda yerel düzeyde seçilmişlerin katılımlarının geliştirilmesi, demokratik yatırım ajanslarına dönüştürülmesi için mücadele yürütülmesi
  46. Belediyelerde yeni bir katılımcı, şeffaf, kadın özgürlükçü bütçe matrisinin halkla birlikte, komünal- konfederal ekonominin ihtiyaçları göz önüne alınarak oluşturulması.
  47. Barınma hakkı temel insani bir haktır. Aşırı kar amaçlı konut üretimine karşı, yerel yönetimlerin düzenlemeleri ile desteklenecek, toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak, aracısız, ekosistem ile uyumlu, sosyal yalıtılma yaratmayan konut üretimi için konut kooperatiflerinin örgütlendirilmesi
  48. Kapitalist modernitede kır kent ayrımının, kentleri bilinçli, modern, zengin; köyleri geri kalmış, yoksul, bilinçsiz olarak nitelendirdiği, köylerin hızla boşaldığı ve komünal eko-ekonominin daha iyi gelişebildiği alanlar olan kır yaşamının yok olmakla karşı karşıya olduğu görülmektedir. Bu nedenle yerleşim alanlarının bütünlüklü bir yaklaşım ile yaşanabilir alanlar olarak planlanması
  49. Kentteki yerel ekonomik yapıların demokratik özerk ekonomi anlayışı temelinde, meclis ve ekonomi konseyleri şeklinde örgütlenmelerinin sağlanması
  50. Enerji, su, madencilik, ticaret ve finans, tarım ve hayvancılık, endüstriyel üretim, sosyal politikalar vb. alanlara ilişkin çalışma grupları oluşturulması
  51. Sadece ekonomi zihniyetini geliştirme değil, aynı zamanda bunun örgütlendirilmesi ve hayata geçirilmesinde de öncülük yapmak için, ilgili tüm kurumların akademi kapsamında ele alınıp çözümler üretilmesi, bunun için okuldan tutalım da ön uygulama merkezleri ve kooperatifçilik eğitimlerinin yapıldığı alanlara kadar akademilerin kurulması
  52. Bölgenin hammadde, yerel kaynaklar ve üretim vb. alanlarda envanterini çıkaracak ve saha çalışmasını yapacak bir enstitüsünün kurulması
  53. Oluşturulacak çalışma grupları ile her bir alanda yerel ekonomi çalıştayı, konferansı gibi çalışmalar yapılması,
  54. Demokratik Ekonomi Konferansı, Demokratik Ekonomi Kongresini gerçekleştirmeyi önüne hedef olarak koyar.
  55. Konferansımızı Kader ORTAKKAYA şahsında tüm Kobanê şehitlerine, Isparta’da yaşanan iş kazasında hayatını kaybeden mevsimlik kadın işçilerine, Soma’da, Ermenek’ de, İstanbul’da, Zonguldak’ da, Şırnak’ da iş cinayetlerinde yaşamını yitirenlere adıyoruz.
Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.