Düşünce ve Kuram Dergisi

Rojava Devrimi Suriye’de Üçüncü Yol ve Çözüm Modelidir

Dildar Ariyan

Suriye’de halk tarafından başlatılan devrim süreci,dış güçlerin devrimin üçüncü yılında el atmasıyla daha büyük yıkım,ölüm ve insani trejediye yol açan mezhepsel savaşa dönüştü.Batı Kürdistan’da (Rojava) ise devrim içinde devrim yaşandı.Kobanî’de 19 Temmuz 2010’da başlayan Rojava devrimi süreci halkın tüm şehirlerdeki yönetimlere el koymasıyla devam etti.Bu devrimle birlikte ölümün kıyısındaki halk,varlığını yeniden kabul ettirdi,ağır baskılar ve ambargolara rağmen yaşamın her alanında kurumlaşmasını inşa etti ve içinde tüm renklerin ve seslerin kendini ifade edebildiği bir sistem yarattı. Peki acaba Suriye’de küresel güçlerin zulmüyle başlayan ve yıkım ve talan getiren savaştan ötürü, Rojava Kürdistan’da böyle bir sürece yol açan koşul ve etkenler nelerdi?

Devrimin Koşulları

Tunus’ta 2010 yılında başlayan adına “Arap Baharı” da denilen “Halkların Baharı”, Mısır ve Libya’da devam etti ve Suriye’yi de etkiledi. Suriye halk devrimi 26 Ocak 2011’de başladı. Ancak devrimin gerçek başlangıç tarihi 15 Mart 2011’dir. Bu tarihten itibaren devrim ülkenin her yanına yayıldı. Bu dönemde ABD, Avrupa, Rusya ve Çin gibi büyük güçlere bağlı devletler olan İran ve Türkiye kendi çıkarları doğrultusunda politikalar izlediler. Bu doğrultuda Suriye’de de muhalif güçler de farklı isimler altında kendilerini örgütlediler.13 sol parti, 3 Kürt partisi ve diğer 3 kanaat önderi, 2011 Eylül’ünde Ulusal Eşitlik Komitesi adı altında (Heyet El Tensîq) bir araya geldiler. Kaçarak Türkiye’ye gelen Suriye ordusuna bağlı bir çok eski asker “Özgür Suriye Ordusu”nu kurdu. Bir süre sonra Türkiye, Suudi Arabistan, İran ve El-Kaide’ye bağlı gruplar örgütlendirilerek bu orduya katıldı. 15 Eylül 2011’de bir grup muhalif İstanbul’da Suriye Ulusal Meclisini kurdu. Kendisine Zor şartları esas alan bu grup Türkiye’den de destek aldı. Yine Katar’ın Başkenti Doha’da muhalifler bir araya gelerek, Ulusal ve Devrimci Güçler Koalisyonunu oluşturdular. Tüm bu çabalar uluslararası güçlerin Suriye’ye karşı mücadelesi çerçevesinde yürütüldü ve bununla yıkım ve mezhep savaşlarının önü açılmış oldu.

On Yılların Deneyimi

Bölgede başlayan bu süreç, etkisini kısa süre sonra Rojava Kürdistan’da da gösterdi. On yıllardır inkar ve yok etme politikalarına karşı Kürdistan halk özgürlük direnişi ve mücadelesinin “Halkların Baharı”na öncülük ettiğini belirtmek mümkündür. Zaten Rojava Kürdistan direnişi 2011 yılında başlamadı. Asıl olarak 12 Mart 2004 yılında Baas rejiminin toplu katliamına karşı Qamişlo kentinde yapılan direniş tarihi bir dönemi başlatmıştı.Bu tarihten sonra Kürt hareketi toplumsal alana ve halk savunmasına daha fazla ağırlık vermeye başladı ve önemli sonuçlar elde etti. Rojava Kürdistan halk savunma gücü olarak Halk Savunma Birlikleri-Yekîneyên Parastina Gel (YPG)’nin temeli o dönemde atıldı. Bölgenin en büyük siyasi partisi olan Demokratik Birlik Partisi-Partiya Yekitiya Demokratîk(PYD) bu dönemde(2003) kuruldu.

Devrime Aktif Katılım Kararı

Suriye rejimine karşı halk ayaklanmasının başlaması Kürt halkına mücadelelerini daha da yükseltmeleri için bir fırsat yarattı. Devrim süreciyle birlikte Kürt halkı aktif bir biçimde devrime katılım kararı aldı. Ancak tarihten alınan acı derslerden ötürü siyasi görüşlerini ifade etmek için bağımsız bir yol seçtiler. Kendilerini muhalif kanattan ve rejimden ayrı tutmayı başararak üçüncü çözüm gücü olduklarını ortaya koydular. Başından itibaren Kürtler Cuma yürüyüşlerinde yerlerini aldılar. Bunun üzerine bir taraftan Esad rejimi diğer taraftan da muhalifler, Kürtleri kendi taraflarına çekmek ve kendi amaçları doğrultusunda ve tabii birbirine karşı kullanmak istediler. Bunu yaparken de Kürtlerin hak ve özgürlük taleplerini “çözümden sonra”diyerek reddediyorlardı. Her iki taraf da bu hiç kimsenin işine yaramayan savaşın içine Kürtleri çekmek için ellerinden geleni yapıyordu. Öyle ki PYD’yi muhalif güçler rejim yanlısı olmakla suçlarken, rejim de muhalif tarafı desteklemekle suçluyordu.

Üçüncü Yol ve Çözüm Gücü

Devrime katılma kararlılığıyla birlikte Kürtler rejimin ve muhalif güçlerin yaklaşımlarına karşı kendi siyasi birliklerini kurmak için Demokratik Toplum Hareketini (TEV-DEM) ve Batı Kürdistan Halk Meclisini(MGRK) kurdular. Rojava Kürdistan’daki 16 Kürt partisi de birleşerek Suriye Kürtleri Ulusal Encümenliğini (ENKS) kurdular. İnkar rejimine karşı TEV-DEM öncülüğünde eylemler yapıldı ve Suriye genelinde yapılan Cuma yürüyüşleri ilk defa Rojava Kürdistan’da Kürtler adına başlatıldı. Afrîn kentinde ilk defa Kürtçe dil kursları açıldı. Yine bir çok kentte halk meclisleri oluşturuldu, hizmetler eski yönetim tarafından yapılıyordu;ancak artık halk tarafından bu hizmetler yürütülmeye başlandı. Bunun yanısıra halka akaryakıt dağıtıldı ve sokaklar temizlendi. İlk defa Kürt çocukları devletin ilk, merkezi ve hazırlık düzeyindeki okullarına kaydedilerek eğitime başlandı.B u öğrenciler Kürtçe eğitim vermeye başladı. Kürt Dil Kurumu(SZK) bu dönemde kuruldu.

Savunma Güçlerinin Kurulması

Kürtler bir yandan siyasi bir duruş göstererek diğer yandan da sağlık ve savunmaya ağırlık verdiler ve bu yönde kurumlaşmaya gittiler. 2004’te temelleri atılan Halk Savunma Birlikleri (YPG), 2011 yılında resmen ilan edildi. Resmi ilanın ardından savunma alanında önemli adımlar atıldı ve Rojava Kürdistan’ın genelinde savunma alanı YPG üzerinden örgütlendi.

19 Temmuz Devrimi

Kürtler bir yandan kirli savaştan kendilerini uzak tutarak direniyor, diğer yandan da bağımsız siyasetlerinin gereklerini yerine getiriyorlardı. Rojava Kürdistan halkı 19 Temmuz 2012’de devrim içinde devrim gerçekleştirdi ve kent yönetimlerine el koymaya başladı. Kürt hareketi bu amaçla üç aşamadan oluşan bir strateji izledi. İlk etapta köyler ve şehirlere bağlı yerleşim birimlerinin yönetimlerine el konuldu. Ardından sivil ve devlete bağlı sizil hizmet alanlarına el konuldu. Üçüncü etapta da tüm şehir yönetimlerine el konuldu.

18 Temmuz günü, Suriye’nin başkenti Şam’da rejimin etkili tüm kurumlarının başkanlarının katıldığı toplantıda büyük bir patlama oldu ve patlamada rejimin yüksek yetkililerinin büyük bir bölümü öldü. 19 Temmuz akşamı da Hür Suriye Ordusu(HSO) Minbci,Cerablus, Kobani ve Halep etrafındaki alanları ele geçirdi. Üçüncü aşamaya geçebilmeleri için buolaylar Kürtlerin çalışmalarına hız verdi. 19 Temmuz’da Kobanî’de halkın katılımıyla, rejim güçleri şehirden çıkarıldı. Kobanî’nin ardından Afrîn, Serêkaniyê, Dirbêsiyê, Amûdê, Dêrik, Girkêlegê, Tirbêspiyê ve Tiltemîr’de halk yönetimlere el koydu.Yine aynı şekilde Suriye’deki Halep, Reqqa ve Hesekê’deki Kürt mahallelerinden rejim güçleri çıkarıldı. Bu süreç 2-3 ay devam etti. Her ne kadar bölgedeki en büyük kentolan Qamişlo’ da rejim güçleri yüzde yüz çıkartılmamışsa ve rejime ait sadece birkaç hükümet binası faal haldeyse de yönetim asıl olarak halkın elindedir. Kürtler 19 Temmuz’da şehirlerini rejim güçlerinden temizledi, yönetime el koydu ve siyasetten savunmaya, adaletten kültüre, toplumsal alandan ekonomiye ve kadınların sorunlarına kadar kendisini kurumsallaştırdı ve “Demokratik Özerklik” adını verdikleri sistemin inşasına başladılar. Rojava Kürdistan’da Kürtler on yıllardır verdikleri mücadelenin güç ve örgütlülüğüyle 19 Temmuz devrimini oluşturdular, bölgedeki etnik ve dini oluşumları mücadelelerine katarak kurumlaşmaya yöneldiler. Bu çerçevede Demokratik Özerklik sisteminin inşa çalışmaları yürütüldü ve böylece önemli gelişmeler sağlandı.

Kürt Yüksek Konseyi

19 Temmuz devrimi ve onunla birlikte yaşanan gelişmelerle, Rojava Kürdistan’da siyasi güç olan Kürtlerin birlik arayışları daha da güçlendi. Çeşitli görüşmelerden sonra, yine gözle görünür bir sonuç Temmuz ayında açığa çıktı. İçinde bölgedeki en büyük Kürt siyasi güç olan PYD’nin, Suriye Kürtleri Ulusal Encümenliği’nin ve 16 siyasi partinin yer aldığı Rojava Kürdistan Halk Meclisi 11 Temmuz’da Güney Kürdistan’da Hewlêr (Erbil) kentinde toplandı. Toplantı sonucunda her iki meclis de birlikte hareket edecekleri ve 24 Temmuz 2012’de Kürt Yüksek Konseyinin ilanı konularında karar aldılar. Kürtlerin birliği konusunda oldukça önemli bir role sahip olan bu adımdan sonra 29 Temmuz’da Rojava Kürdistan kentlerinde yüz binlerce kişinin sokaklardaki görkemli yürüyüşünden sonra Kürt Yüksek Konseyi Kürt halkının ortak iradesi olarak kabul edildi. Bu süre içerisinde Yüksek Konsey ‘Diplomasi’, ‘Toplumsal Hizmet’ ve ‘Savunma’ adıyla üç komite oluşturdu.

Diplomatik Başarı

Bu iç gelişmeler etkisini uluslararası alanda da hissettirdi ve Arap Birliği ve BM Özel Temsilcisi El Exder Îbrahîmî, Suriye’de görüşmeler yaptı ve Kürt Yüksek Konseyi yetkilileriyle de görüşmeler yaptı. Yine Konsey yetkilileri birçok Avrupa ülkesinde kabul edildi ve kendi siyasetlerini dünya kamuoyuna anlatma olanağı buldular. 2013 yılında diplomasi alanında önemli bir gelişme ortaya çıktı. Mayıs ayında Rusya Yüksek Konseyi Rusya’da kabul etti ve görüşmelerin sonunda Konsey’in Suriye’nin geleceğinde önemli role sahip olacak olan Cenevre’deki uluslararası toplantıya katılma önerisini kabul etti. Bu doğrultuda eskiden varlığı dahi kabul edilmeyen Kürtler, ilk defa bir irade olarak kabul gördüler ve kendi adlarına bir uluslararası platforma katılma şansına sahip oldular.

 

Halk Savunma Gücü: YPG

Diplomasi ve siyaset alanında bu gelişmeler devam ederken, savunma alanında da şehirlerin savunulması için kazanımlar elde edilerek önemli adımlar atıldı. Temelleri 2004’te atılan YPG 2011 yılında ilan edildi ve 19 Temmuz devrimi sonrası kurumsallaşma çalışmalarına ağırlık vererek tüm Rojava Kürdistan kentleriyle birlikte, Suriye’deki Halep ve Hesekê gibi şehirlerde tugay ve taburlar düzeyinde kendisini örgütledi. Bölgenin savunulmasında önemli bir rol oynayan YPG, rejim güçlerine ve dış güçlerce desteklenen silahlı gruplara karşı Halep, Afrîn, Serêkaniyê, Amûdê ve Hesekê’ de büyük bir direniş sergiledi. YPG onlarca savaşçısını kaybederek gösterdiği inanılmaz direnişle ayrım gözetmeden bölgedeki tüm halkların ve kimliklerin tüm kazanımlarının kararlılıkla savunulması mücadelesini verdi. Bu duruşuyla da bölgedeki tüm oluşumlarca ulusal bir güç olarak kabul ediliyor ve YPG böylelikle, yapılan “Sadece bir partinin silahlı gücü” propagandasını boşa çıkardı. YPG, binlerce savaşçısıyla bölgenin sınırlarını koruyor ve savunma gücünü geliştirerek ulusal savunma gücü olarak kabul edildi.

 

Şehirlerin Güvenliği ve Asayiş Güçleri

Özerklik sisteminin ve savunmanın bir parçası da şehirlerdeki asayiş güçlerinin örgütlenmesiydi ve bu doğrultuda önemli adımlar atıldı. Asayiş güçleri başlangıçta Kobanî’ de oluşturuldu, ardından tüm Rojava Kürdistan şehirlerinde ve Suriye’nin Hesekê kentinde örgütlendirildi. Kentlerdeki emniyetten sorumlu olan asayiş güçleri Cîzre, Kobanî ve Afrîn’deki akademilerde gördükleri eğitimlerinden sonra göreve başladılar. Kimi ailevi sorunlardan, hırsızlık, kaçırma, cinayet ve diğer birçok olaya kadar sorunlar bu asayiş güçleri tarafından çözüldü.

 

Özerk Yönetimler ve Halk Yönetimleri

Yönetimleri halk tarafından ele geçirilen şehirlerde demokratik özerklik sisteminin inşası için çalışmalar hızlandırıldı ve köy ve kentlerde halk meclisleri oluşturuldu. Bu çalışmaların sonucunda Rojava Kürdistan’da Dêrik, Girkêlegê, Tirbêsiyê, Qamişlo, Amûdê, Dirbêsiyê, Serêkaniyê, Tiltemîr, Kobanî, Afrîn, Afrîn’e bağlı 7 ilçe, Suriye’ nin Şam, Halep, Reqqa ve Hesekê şehirlerinde halk meclisleri oluşturuldu. Bu meclislerle bağlantılı her mahallede “Halk Evleri” ve “Mahalle Meclisleri” kuruldu. Halkın sorunlarının bu meclisler yardımıyla çözülmesine çalışılıyor. Başlarda oluşturulan sisteme ikircikli yaklaşan Asuri, Süryani, Arap, Çeçen, Keldani ve Ermeni halkları gelişmeleri ve olumlu pratikleri görünce halk meclislerdeki yerlerini almaya başladılar. Mevcut durumda hem halk savunma güçlerinin içinde, hem de halk meclisi çalışmalarının içinde bu halklardan birçok kişi yer aldı. Yine Tiltemîr kenti halk meclisi de tüm etnik yapılardan oluşuyor.

Dil, Kültür ve Eğitim

Halkın özerklik sistemini daha iyi anlayabilmesi ve sorunlarını çözebilmesi için eğitim çalışmaları yürütülüyor. Bu amaçla birçok kentte eğitim kurumları açıldı ve bu bölgelerdeki eğitimler aralıksız devam ediyor. ‘Nuri Dersimî İzleme Kurumu’yla birçok şehirde güçlü eğitim devreleri gerçekleştirildi ve önemli gelişmeler sağlandı. Anadilde eğitim de, yapılan temel çalışmalardan biridir. Daha önce kurulan Kürt Dil Kurumu (SZK) Kürtçe eğitim çalışmalarına hız verdi ve Rojava Kürdistan’da 100’e yakın okul açıldı. Bu okullardan bine yakın öğretmen yetiştirildi. Yine binlerce çocuk ve her yaştan Kürt, bu okullarda anadilde eğitime katıldı. Yine ilk defa rejimin resmi okullarında Kürtçe dersler verildi. Bu çalışmalarla devlet sistemine karşı alternatif bir eğitim sistemi yaratılmaya çalışıldı. Bu temel üzerinde Kürt Öğretmenler Birliği kuruldu. Büyük bir zenginliğe sahip olan kültür alanında gözle görülür bir kurumsallaşma açığa çıktı. Qamişlo, Dêrik, Amûdê, Afrîn, Kobanî’ de ve birçok kentte kültür ve sanat merkezleri halkın hizmetine açıldı ve bu merkezlerden her birinde müzik grupları, folklor, tiyatro ve çocuk grupları oluşturularak çalışmalara önemli bir renk sağlanmış oldu. Dolayısıyla bölge kültürü üzerine önemli araştırma çalışmaları başlatıldı.

Hizmet ve Adalet

Halkın ihtiyaçlarının tedariki için ve halkın toplumsal, adli ve ekonomik sorunlarının çözümü için bir komite oluşturuldu. Yüksek Konsey’e bağlı Toplumsal Hizmet Komitesi’nin dışında her mecliste hizmet ve barış komiteleri oluşturuldu. Devletin hukuk sistemine karşı adalet Komitesi oluşturuldu. Söz konusu bu komiteler ahlak ve adalet sisteminin kurulması için şehirlerde çalışmalarına devam ediyorlar ve halk da sorunlarının çözümü için bu komitelere başvurarak bu yolla sorunlarına çözüm üretmektedir. Dolayısıyla Kürt Yüksek Konseyi’yle bağlantılı Barış ve Adalet Komitesi oluşturuldu. Bunun dışında hukuk sisteminin oturtulması için 4 Nisan 2013 tarihinden itibaren Mezopotamya Toplumsal Bilim Akademisi’ne bağlı olarak Toplumsal Adalet Şubesi oluşturuldu.

Kadın ve Gençlik

Demokratik Özerklik sisteminin önemli bir kolu da kadın ve gençlik çalışmalarıdır. Devrimin başlangıcından bu yana aktif bir şekilde yer alan ve “Yekitiya Star” adıyla örgütlenen kadınlar, kadın meclislerinin ve kadın evlerinin oluşturulmasıyla birlikte oluşan bu toplu kararlılığa katıldılar. Bununla birlikte, halk meclislerinin içinde de kadının temsiliyetine başat bir yer ayrılmıştır. Birçok şehirde kadın bilim ve eğitim merkezleri oluşturuldu ve Kadın Akademisi’yle birlikte halka özgürlük ideolojisi anlatılmaya çalışılmaktadır. Tüm yönetimlerde eş başkanlık sistemi çerçevesinde kadınlar yerlerini almakta ve kadın kurumları eğitim, aile, siyaset, ekonomi ve asayiş konularında sorunların çözümünde aktif bir rol oynamaktadır. Anadilde eğitimde kadınların rolüne ağırlık veren kadınlar,2013 Şubatından bu yana SZK çatısı altında Kürt Kadın Öğretmenler Birliği’ni kurdular.

YPJ

Özerklik sistemi çerçevesinde savunma alanı iktidarın elinden alınmak istenmekte ve devletin bir görevi olmaktan çıkartılmak amaçlanmaktadır. Bu çerçevede kadınlar savunma konusunda önemli adımlar attılar. Önceleri YPG’de yer alan kadınlar kendi askeri örgütlenmelerini yaratarak Kadın Savunma Birlikleri-Yekîneyên Parastinê yên Jinê, YPJ’yi kurdular. Kadınlar bununla savunmayı topluma mal etmeyi amaçlamaktadırlar ve tüm kentlerde kendi tugay ve taburlarını kurarak örgütlenmelerini geliştirdiler. Gençlik çalışmaları da “Devrimci Gençlik Hareketi” adıyla tüm şehirlerde özerk bir biçimde yürütülüyor. Yine üniversite öğrencileri de “Yurtsever Öğrenci Federasyonu” adıyla örgütlenmelerine devam etmektedirler. Her iki alanda da akademiler oluşturuldu ve bölgedeki gençler eğitimden geçmektedirler.

Ekonomi ve Sağlık

Özellikle sağlık ve ekonomik sorunlar bölgede ihtiyaçların teminine yönelik uygulanan ambargolardan ötürü en ciddi seviyededir. Halk özellikle ilaç, un ve yakacak gibi gündelik ihtiyaçların temininde büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Bu sorunların çözümü için Kürt Yüksek Komitesi çatısı altında bir komite oluşturuldu. Yardım çalışmalarını yürütebilmek ve yurtdışından gelen yardımları organize edebilmek için Kürt Kızılay’ı kuruldu ve bu sayede birçok kentte de yaralı ve yoksul insanlara yardımlar yapılmaktadır. Sistemin başat konularından biri de ekonomi alanıdır ve bu alan da en büyük gelişmeyi 2013 yılında sağladı. Ambargonun kırılması, sistemin inşası ve sorunların çözümü için Rojava Kürdistan Ekonomik Gelişim Kurumu oluşturuldu. Ekonomisini halka dayalı olarak ilerletmek isteyen bu kurum, Kobanî ve Dêrik’ te oluşturuldu ve kooperatifleşme çalışmalarına başladı.

Basın

Bir yıl içinde Rojava Kürdistan’ da yürütülen temel çalışmalardanbiride basın çalışmaları oldu. Basın çalışmaları her ne kadarson30 yıl içinde yürütülmüşsede, ilk defa derli toplu bir şekilde yapılmaktadır. Bu temel üzerinde en son Qamişlo, Dêrikve Afrîn’de radyo istasyonları açıldı. Rojava Kürdistan’da Kürt halkı ilk defa kendi toprakları üzerinde irade oldu ve kendi kendisini yönetiyor. Dolayısıyla bu, Kürtlerinbir halkolarak çözüm gücüolabildiğinigösteriyor. Halkın kazanımlarına karşı, değişik güçlerin saldırıları zor yöntemleriyle ve özel savaş metodlarıyla sürmektedir. Bu saldırılarla birlikte de Kürt halkı elde ettiği kazanımları savunmak ve özerk sistemini kalıcı hale getirebilmek için resmi çabalar yürütmektedir. Suriye’de iktidar için verilen savaş kendisiyle birlikte ölüm ve yıkım getirdi. Böylesi bir durum Rojava Kürdistan’da rahat bir durum yarattı ve Rojava halkı kendi özerk yönetimiyle bölge halklarına örnek oldu. Rojava Kürdistan’daki bu rahat durum hesapları tutmayangüçlerin hedefi haline geldi. Açığa çıkanbuhalk iradeleşmesini kendi çıkarları için tehlike olarak gören busöz konusu güçler, zor ve özel savaş yöntemleriyle saldırı ve provakasyonlara başladılar. Başını Türkiye’nin çektiği bu güçler bazı oyunlarla Kürtleri körbir savaşın içine çekmek istedi. Türkiye Rojava Kürdistan’a olan sınırdaki asker sayısını artırarak 2 Ekim 2012’de Dirbêsiyê’ ye saldırarak bir YPG savaşçısının ölümüne neden oldu, üç YPG’ liyi de yaraladı. Dolayısıyla Kürtler arasında düşmanlık yaratmak için Kürtlerin en büyük siyasi gücü olan PYD’yi Esad rejimiyle işbirliği yapmakla suçladı. Bu planın sonuçsuz kalmasından sonra bu kez de Hür Suriye Ordusu eliyle Kürtlerin değerlerine saldırmaya başladı. Bu saldırıdan da birşeyelde edemeyince, bazı Kürtgrupveya partilerini devreye soktu.

Türkiye’nin Yaklaşımları

Askeri alana yönelik saldırılarla birlikte siyasi iradeleşmeye karşı da planlaryapılıpdevreye konuldu.KürtYüksek Konsey’inin oluşumundan sonra bazı Kürt partileri Hewler(Erbil)’de Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’yla bir araya geldiler. Buarada Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın gizli bir belgesi ortaya çıktı. Bubelgede Kürt halkının kazanımlarının çalınması için PYD’nin etkisizleştirilmesi vurgusu yapılmaktaydı. Yine El Parti Genel Başkanı Abdulhakim Beşarİngiltere’nin başkenti Londra’da ABD’li yetkililerle bir görüşme yaptı. Kısa bir süre sonra Suriye’nin özel BM ve Arap Birliği temsilcisi El Exder İbrahimî PYD ile bir görüşme yapmak istedi.Bunun üzerine PYD yetkilileri yaptıkları açıklamayla Kürt Yüksek Konseyi’nin kendilerini temsil ettiğini beyanettiler vebudoğrultuda bugörüşmeye tek başlarına katılmayı reddettiler. Ancak Suriye Kürtleri Ulusal Encümenliğinde yer alan bazı Kürt partileri Şam’a giderek İbrahimî ile görüşme yaptılar.

PYD’ye Karşı Gizli Toplantılar

Hewler’de Güney Kürdistan, Türkiye, ABD ve İsrailli yetkililerin katılımıyla sonbaharda gizli bir toplantı yapıldığı bir anda gündeme düştü. Bu toplantıda PYD’ ye karşı karalama kampanyası yapılması yönünde belgeler ortaya çıktı. Rojava Kürdistan halkı da bu kampanyaya karşı sokaklara dökülerek tavır aldı.

Kürt Yüksek Konseyi ENKS’ ye tepki göstererek tutumunu netleştirmesini talep etti. Yine Rojava Kürdistan Halk Meclisi yetkilileri de ENKS üyeleriyle bir araya gelerek eleştiri ve önerilerini paylaştı.4 Ekim’ de Kürtlere birlik ve düşmanların oyuncağı olunmaması çağrısı yapan Güney Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani, üç gün sonra Kürt Yüksek Konseyini görmezden gelerek El Parti ve Özgürlük ve Birlik partisi (Azadî) yetkilileriyle birlikte Katar’ın başkenti Doha’ya Suriye Muhalefeti Meclisi’nin toplantısına katılmaya gitti.

Çetelerin Saldırıları

Türkiye de silahlı çetelere destek vererek Kürt halkının Rojava’daki kazanımlarını geri alma peşindeydi. Tampon bölge oluşturma çabaları boşa çıkınca Türkiye Doğu Kürdistan’daki şehirlerden çeteler örgütleyerek harekete geçirdi.Bu çerçevede 25-26 Ekim 2012’de Halep’teki Kürt mahallleleri saldırıya uğradı.Bu saldırılar sonucunda 30 Kürt hayatını kaybetti. 27-30 Ekim 2012 tarihleri arasında Türkiye destekli çetelerin saldırıları Afrîn ve civarında aralıksız devam etti. Sonra Azadi Partisinin de Halep ve Afrîn’deki saldırılarda parmağı olduğu ortaya çıktı. Ne ilginçtir ki; bu saldırılar sürerken Katar’ın başkentinde gizli bir toplantı yapılıyordu. Bu saldırılar sırasında Azadî, El Parti ve KDP’nin desteklediği Yekitî partisinin isimleri geçiyordu. Busaldırılara karşı YPG’ningösterdiği direnişlersonucunda buplanlarboşa çıktı ve silahlı çeteler çaresiz kalarak 13 Aralık’ta anlaşma imzalayarak şehri terketmek zorunda kaldı.Kürtler de Baas rejiminin yetkililerini resmi binaların olduğu Dirbêsiyê,Tiltemîr,Amûdê ve Dêrik’ten tamamen çıkardı. Anlaşmaya göremuhalif güçler, verdikleri sözlerde Kürtlerin yaşadığı yerleri Kurtarılmış Bölgeler olarak kabul edecek ve bir daha Kürt halkına saldırmayacaktı.

Girziro ve Yeniden Serêkaniyê

Serêkaniyê’de ateşkesle birlikte oluşan sessizlik bir ay devam etti. Kürt hareketi ve YPG 16 Ocak 2013’te, Baas rejim güçlerini petrol alanı olan Girkê Legê’ye bağlı Girziro köyünden çıkaracağı zaman, silahlı çeteler yeniden Serêkaniyê’ye saldırdılar. Çeteler bu kez 20’den fazla farklı silahlı grupla birlikte toplu bir şekilde saldırıya geçti ve çatışmalar 15 günden fazla sürdü. Bu çatışmalarda biri Fransa’ya diğeri de Türkiye’ye ait iki ambulans aracı ve Türk ordusuna ait silahlar YPG tarafından ele geçirildi. Bu saldırılarda ölen bir çete üyesinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu ortaya çıktı.Yine bu saldırılarda Türkiye’yle birlikte Fransa, İran Baas rejimi ve muhalif güçlerin Kürtlere karşı savaşta yer aldığı ortaya çıktı. YPG güçleri hem Girziro hem de Serêkaniyê’de saldırılara karşı direniş gösterdi, rejim güçlerini Girziro’dan çıkardı ve silahlı çetelere de ağır kayıplar verdirerek Serêkaniyê’den kovmayı başardı.

YPG güçleri 21 Şubat 2013 tarihinde Girkê Legê’ye bağlı Çilaxa kasabasını ve 1 Mart 2013’te de bir hafta içerisinde petrol bölgesi olan Rimelan’ı rejim güçlerinden kurtarmayı başardı. YPG’ nin devrimci operasyon adını verdiği savunma savaşlarında Til Koçer kasabası, Serêkaniyê ve Tirbêspiyê bölgeleri El-Kaide’ye bağlı silahlı çetelerden tamamen kurtarılarak alındı.

Yüksek Kurul ve Diplomatik Zafer

Siyasi alanda ve birlik konusunda önemli adımlar atan Kürtler diplomasi alanında da ciddi zaferler kazandılar. Kürt Yüksek Konseyi resmi bir şekilde Rusya tarafından Mayıs ayında kabul edildi. Diyaloglar ve görüşmeler sırasında Suriye’nin geleceğiyle ilgili Cenevre’de düzenlenecek olan uluslararası toplantıya katılmak istediklerini bildirdi. Bu talep ilgili taraflar tarafından kabul edildi ve bununla ilk defa Kürtler uluslararası bir platformda kendi iradeleriyle yer alma fırsatını yakaladılar. Ancak ABD’nin öncülüğündeki bazı güçler Kürt Yüksek Konseyi’nin toplantıya katılımını engellemek için Abdulbasit Seyda gibi kimi şahsiyetleri öne çıkarmaya çalışarak bu birliği dağıtmak istedi.

Dönem Seçimleri ve Seçim Atılımı

Yılların mücadelesiyle ciddi bir deneyim elde eden Kürtler, bu karşıt girişimlere karşı bir adım daha atarak dönem yönetimini kurma yönünde bir atılımla birlikte toplumsal sözleşme yaptı. Buna göre tüm etnik,kültürel ve bölgedeki dini oluşumlarla görüşmeler yapılacak; bunun sonucunda tüm bu kesimlerin temsiliyetinde bir komite oluşturulacak ve bir dönem yürütmesi(yönetimi) oluşturulacak. Hazırlığı süren Toplumsal Sözleşme bu Kürt Yüksek Konseyi’nin yerine geçecek olan Dönem Yürütmesi tarafından ilan edilecek. Bu üç aylık çalışmadan sonraki üç ayın sonunda seçimler yapılacak ve Toplumsal Sözleşme de halka referendum yapılarak sunulacak. Seçimlerin sonucunda bölgenin resmi yönetimi belli olacak. Bu çalışma bu dönemde sonuçlandı ve Rojava halkı tüm oluşumlarıyla birlikte Dönem Yürütme Meclisini ilan edebilirler.

 

Çeviri: Mehmet Sezgin

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.